Onların hikayesi 1955 yılındaki göçle başlıyor. Makedonya’dan çıkıp Adapazarı’na yerleşen Sabit Ailesi, pastacılık işinden ekmeğini çıkarmaya başladı. Zaman içinde değişen pazar koşulları üç kardeşi yoğurt üretmeye itti. Haksız rekabetin olmadığı bir dönemde Adapazarı’nın 25 yoğurt üreticisinden biri olan Kervan, yaklaşık 40 yıldır ürün gamını genişleterek eklediği peynir çeşitlerini doğal yöntem olan sulu haşlama tekniğiyle üreterek faaliyetlerini sürdürüyor. Çanakkale’nin Biga ilçesindekii tesislerinin yanı sıra 10 milyon dolara malolan ve son teknolojinin kullanıldığı Adapazarı tesislerindeki çalışmaları anlatan Kervan Süt Ürünleri’nin ortaklarından Tayyip Sabit, bundan sonraki hedeflerini Ortadoğu ülkelerine peynir satmak olarak açıkladı. Sektördeki sıkıntı ve rekabetten de söz eden Sabit’le hikayesini, peynirciliği ve hedeflerini konuştuk.
Sofralardan eksik olmayan peynir çeşitleri için süt üretiyorsunuz. Neler yapıyorsunuz?
40 yılı aşkın bir süredir doğal ürünler üretiyoruz. Çanakkale’deki beyaz peynir üretim tesisimizin yanı sıra 2007’den itibaren Sakarya’dan da hizmet vermeye başladık. Biz süt işletmesiyiz. Haliyle süt ürünleri; kaşar, dil, çerkez, çeçil, beyaz peynirlerinin yanı sıra yoğurt, ayran, tereyağı gibi doğal katkısız ürünler üretiyoruz. Buradaki tesisimizde de hijyen ve teknolojiyi en üst seviyede tuttuk. Sağlık için en ince detayları dahi göz önünde bulundurduk. Tüketicide oluşulan güveni sürdürülebilir kılmak adına teknolojideki yenilikleri yakından takip ediyor ve Ar-Ge’ye özellikle önem veriyoruz.
Pastacılıktan çıkıp peynir çeşitleri işine girmenizin öyküsü nedir?
Osmanlı zamanında Makedonya’ya giden ve 1955 tarihinde Türkiye’ye dönüş yapan ailemiz Adapazarı’na yerleşmiş. Üç kardeş yeni hayatımızı ilk olarak şekerleme ve pasta işi yaparak kazanmaya başladık. Ailenin Makedonya’ya ve sonra Türkiye’ye göç süreçlerinden esinlenerek marka ismi de Kervan olarak belirlendi. Ailemiz, zaman içinde sektörün fabrikasyona dönmesiyle birlikte iş değişikliği kararı aldı. O dönemlerde yoğurt üretimi ile faaliyetlerimizi canlandırmaya çalıştık. Adapazarı içerisinde 25 tane yoğurtçunun bulunduğu ve haksız rekabet olmadığı bir dönem. Daha sonra yoğurt üretiminin yanına kaşar, çeçil ve beyaz peyniri de ekledik. Kısacası 1970 yılında bir aile şirketi olarak Ada-pazarı’nda faaliyetlerine başlayan Kervan Süt, bugün üç kardeşin ortaklığıyla peynir, yoğurt üretimine devam ediyor.
Sulu haşlama tekniğiyle üretim
Sizi farklı kılan özellikler neler?
Üretimimizde doğallık esas. Ürünlerimizde gıda katkı maddeleri, dolgu malzemeleri, gıda boyaları ve koruyucular kullanmıyoruz. Tüm ürünlerimiz yüzde 100 sütten üretiliyor. Ayrıca üretimimizin büyük bir bölümünü içeren taze kaşar peynirimizi sulu haşlama tekniği kullanarak yani doğal teknik ile üretiyoruz. Bizim işimizi yapanların büyük bölümü bu tekniği kullanmaz ya da ürün yelpazesinde çok az miktarda bu sisteme yer verir. Bizim ayrıca Türkiye’nin en yaygın zincir marketlerinde 25 seneyi aşkın süredir tedarikçisi konumunda bulunmak gibi bir özelliğimiz var.
Ürün gamınızı genişletmek için neler yapıyorsunuz? Ar-Ge biriminizdeki çalışmalardan söz eder misiniz?
Yöresel ürünler konusunda ürün portföyümüzü geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Bilindiği üzere kuru haşlama diye tabir edilen eritme kaşar peyniri ürünleri fiyat avantajı sunduğundan dolayı birçok firma kuru haşlama tekniğine yönelmiş durumda. Bizler ise bu tür ürünlerde kullanılması zorunlu olan kimyasal eritme tuzlarından dolayı bu tekniği kullanmıyoruz. Gıda ürünleri üretimi konusundaki prensiplerimizden genelde kullanılan teknikleri kullanmayı düşünmüyoruz. Doğal teknikler kullanılarak üretilen ürünler konusunda çizgimizi korumak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Dolayısıyla üretimlerimizi yaparken Ar-Ge çalışmalarımızı da bu doğrultuda gerçekleştiriyoruz.
Türkiye’de süt ve süt ürünleri sektörünün geldiği noktayı nasıl değerlendirirsiniz? Pazardaki eksikler ve yapılması gerekenler neler?
Özellikle gıda katkı maddelerinin kullanımıyla beraber süt ürünleri portföyünde ciddi anlamda bir artış meydana geldi ve farklı ürünler pazara sunuldu. Doğal ürünlerle doğal olmayan ürünler aynı rafta yer alıyor. Bu ürünlerin diğerlerinden ayrılması gerektiğini düşünüyoruz. Tüketicilerin bilinçlendirilmesi ve denetimleri daha sıkı yürütülmesi gerekiyor.
Bundan sonraki yatırım ve projelerinize ilişkin bilgi verir misiniz?
Kervan olarak çizgimizi bozmadan kaliteli ve doğal ürünler üretmeye devam ederek, daha geniş bir tüketici topluluğuna ulaşarak yolumuza devam etmeyi hedefliyoruz. Planlarımız arasında yurt dışına açılmak da bulunuyor. Suudi Arabistan ve Dubai’ye ihracat yapmak üzere çalışmalarımız bulunuyor. Bunu da yakın bir zamanda gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Ödeme dengesi değişti
Üretim kapasitesi...
7 bin m2 kapalı 25 bin m2 açık alan da kurulu olan tesisin bize maliyeti 10 milyon dolar civarında oldu. Günlük 110 ton sütten 5 ton taze kaşar peyniri, 2 ton çeçil peyniri, 3 ton yoğurt üretimi yapıyoruz. Biga’da ise 25 ton sütten 3.5 ton beyaz peynir üretiliyor.
Pazarın değerlendirmesini yaparak, faaliyetiniz sırasında karşılaştığınız sorunları anlatır mısınız?
Büyük paralarla iş yapmayı sevmiyoruz. Biz piyasaya girdiğimiz 1982 yıllarında fazla firma yoktu. Süt de azdı. Biz ödemelerimizi 7 gün içinde yapardık. Bu 1993’e kadar böyle devam etti. Sonra para tahsilatlarımız 15 gün, bir ay derken 90 güne kadar çıktı. Dolayısıyla ödemelerimizi 45 günde yapmaya başladık. O günden bugüne bu sıkıntılar başgösterdi. Büyük firmalar pazara hakim, yeni markalar giriyor. Onlarla rekabet ediyoruz.
MARKETLERE?ÖZEL?ÜRETİM
Türkiye’nin en yaygın zincir marketler için ‘privat label’ denen üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu ürünlerin kendi markamızdan hiçbir farkı yok.
Taze kaşarın peynir değil sütten üretilmiş olanını satın alın
Taze kaşarın hammaddesi peynir değil süttür. Eritme olmayan kaşar peyniri pastörize edilmiş inek sütüne maya ve tuz ilave edilerek üretilir. Tüketicilerin ürün alımında dikkat etmesi gereken ilk şey son kullanma tarihi olmalıdır. Sütün doğal renginde olması da kaliteli peynirin bir diğer göstergesi. Sütün rengi sonbahar-kış aylarında beyaz, ilkbahar-yaz aylarında ise sarı olmalıdır. Şu anda piyasadaki kaşar peynirleri yaz kış katkı maddesi kullanıldığı için aynı renkte piyasaya sunuluyor. Peynirin sert ve süt tadında olması da bir diğer gösterge. Ürün kalite rekabetinin bulunmadığı sadece fiyat rekabetinin olduğu şu dönemde tüketici de kaliteyi aramak yerine fiyatı ön planda tutarak alışveriş yapıyor. Bu noktada ürünlerimizi tanıtma ve kalitemizi tüketiciye ulaştırma adına marketlerde tattırma yaptırıyoruz ayrıca basın aracılığı ile de bilgilendirmeye ve ürünleri incelemeye yönelmelerini sağlamaya çalışıyoruz.
Artan maliyetler üreticiyi doğal olmayana yöneltiyor
ÜretiM maliyetlerinin sürekli artması ve kâr marjlarının ciddi anlamda düşmesi sebebiyle birçok firma maliyetlerini düşürme yoluna gidiyor. Bu da genelde eritme kaşar yani kuru haşlama üretimine yönelmekle oluyor. Eritme kaşarlar ile kaşar peynirinin doğal tekniği olan sulu haşlama ürünlerinin aynı şekilde raflarda yan yana durması ve her ikisinin de aynı kategoride değerlendirilmesi bizleri zorluyor. Tüketici üretim tekniklerini bilmediği için raftaki iki ürün arasındaki farkı bilmiyor. Vatandaşın bu yönde bilgilendirilmesi ve aydınlatılması konusunda başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere bizlere de ciddi sorumluluklar düşüyor. Tüketicilerimizin bu bilinçle doğal ürünlere yönelmeleri hem kendi sağlıkları, hem de sayısı ciddi anlamda azalmış olan bizim gibi doğal teknikler kullanarak ürün üretmeyi en önemli amacı haline getirmiş firmalar için faydalı olacağı kanısındayım.