15Temmuz’daki hain işgal saldırısına karşı milletimizin gösterdiği cesaret ve özveri, tarihi değiştirdi... FETÖ ve onu kullanışlı bir maymuncuk gibi kullanan Küresel Baronların nutku tutuldu. Daha önce düzenlenmiş tüm mitinglerden farklı bugünküsü... Bugün Yenikapı’da bir milat yazılıyor.
Siyasi tarihimizde; teb’asına hamilik, babalık yapan “Kerim Devlet” anlayışından, vatandaşına aydınlatıcı bir takım emirlerle şekil veren “modern otoriter devlet” tecrübesine kadar, siyasette edilgen ve sükut etmiş hatta göze çarpmayan bir unsurdu Halk... 15 Temmuz’da tarih değiştiren şahlanış, cesaret ve özverisiyle devletine, memleketine, bayrağına sahip çıkan “Kerim Millet”e çekti dikkatimizi... Kerim Millet; devletini, vatanını, ülkesini satmayacağını haykırmıştır. Gerekirse bedel ödeyerek, gerekirse şehadet şerbetini içerek.
Göğüslerine çevrilmiş hain tank namlularına karşı, ellerinden ve yüreklerinden başka hiçbir şeyi olmayan “sıradan” insanlar, feleği şaşırtacak “sıradışı’’ bir destan yazdılar... Milli şairimiz Akif merhumun; “siper et gövdeni ki dursun bu hayasızca akın” dediği misal. Şehitlerimizin ellerinde ne tek atımlık bir kurşun ne de gürül gürül gürleyen topları vardı... Canlarından başka. Ruhlarından başka. Kalplerinden başka. Teslim edecekleri hiçbir şeyleri yoktu... Teslim ettiler... Bir keffaret gibi, bir vekalet gibi, bir mübarek kurban, bir bağış gibi, Milletin yerine geçip, Millete siper ettiler kendilerini...
Uyanış, sıçrayış, direnişti onlarınkisi... Bir Milleti uyandırdılar. Bize, yeniden Millet olma bilincini bahşetti, onların sapasağlam iradesi. Kalplerine değen neydi onların... Kim titretmişti kalplerindeki denizi... Evinde kazak ören nineyi, değneğiyle camiye çıkmakta zorlanan yaşlı dedeyi, yedi ay sonra baba olacak işsiz delikanlıyı, hukuk fakültesinden bir hafta sonra mezun olacak evladı, profesörle, gazeteciyle, iş adamıyla birlikte, o hain, o alçak, o vatansız işgal gücüne karşı, kuvvetli bir granite, aşılamaz mermere dönüştüren şey neydi? Kimdi O Kimdi?.. Şehitlerin kalbine, göklerden indirdiği kutsal demiri yerleştiren Kimdi... Kimdi O Kimdi? Bir gül bahçesine girercesine kalbe Şehadet ilhamını veren?
Elbette Zelcelali vel İkram olan Allah’tı... Allah’ın Celal’inden bir şavk vurunca kalplerine, onlar yani şehitler, ikram vaktidir dediler, ikram... Kendilerini Allah yoluna, kendilerini Ümmete, kendilerini Millete, kendilerini istiklale ikram ettiler. Sorulan sorunun cevabını bilen çalışkan talebeler gibiydiler. İşaret parmaklarını havaya kaldırıp, ‘’Ya İstiklal Ya Ölüm’’ dediler...
Allah’ın çağrısına “Buyur” dediler, “Rabbimiz Buyur, buradayız biz”... Şehitler yıldızlar gibidir, yol gösterirler karanlığın içinden. Şehitler güneş gibidir, kış çökmüş toprağa bahar misali girerler. Ve sessizdirler Şehitler, bir seher vakti kimseye kendini göstermeden aniden açıveren gül goncaları misali, sessizdirler şehitler...
Mütevaziliğinde, hasbiliğinde, şeffaflığında, sanki bir kaplan gücü sırlıdır Şehadet bilincinin...
“Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak” mısraı, sanki vücuda gelmişti o gece şehitlerimizin bedeninde. Başkomutanımızın çağrısı üzerine atak yaparak taşıveren kutlu bir direniş kararı, hürriyetini onuru bilen, hürriyetini hayat gayesi bilen bir kararlılıktı 15 Temmuz! İşgal karartması anında; sağına, soluna, ardına bakmadan, öne çıkan, koşan, tutup kaldıran iradesiyle, yıldızlaşan bir Milletin mensubuyuz, iftihar edelim...
Şehitlerimiz Allah’ın izniyle, ülkemizi bağışladılar bize...
Bugün Yenikapı’da bir mahşer provasına çıkıyoruz inşallah. Birbirimizin gözlerinin içinde Birbirimizi yeniden bulacağımız çok önemli bir başlangıç.
Bugün yeniden Millet olabilmenin coşkusu ve kararlılığıyla... Ülkemizin geleceği, memleketimizin selameti duasıyla... Hürriyet ve onurun dik duruşlu çağrısıyla... Birlik, beraberlik, Millet olma günüdür...