Bütün kış yazdan kalma günleri yaşadık ama baharın habercisi cemre düştükten sonra soğuk havayla tanıştık. İşte yine her zaman dediğim noktaya geldik: Cemreyle kışı, şubatta baharı, ağustosta kar yağışını yaşayabilirsiniz yanı başınızda...
Hasret sona erdi nihayet... Gökten üç elma düştü... Birinci cemre, ikinci cemre ve nihayet üçüncü cemre... Ardından soğuk hava, yağış, fırtına... Kışla özdeşleştirdiğimiz ne varsa geldi cemrelerden sonra... Demek ki cemreymiş beklenen kış mevsimi boyunca baharı andıran günlere inat... Neler oluyor dersiniz? Cemre düşünce havanın ısınması gerekmiyor muydu? Bize öyle öğretmemişler miydi? Her şey tersine mi dönüyordu? Yoksa biz mi tersten görüyorduk artık dünyayı?
Her sene baharın habercisi olarak düştüğüne inanılan cemreler bu sene kışın habercisi oldu galiba. Bahar için her sene dört gözle cemreleri bekleyenler için üzgünüm açıkçası, bu sene bize sürpriz yapmak istemiş olmalı ki beraberinde kışı getirdi. Şaka bir yana atmosfer söz konusu olduğunda böyle tarihlerin hiçbir öneminin olmadığını hep söyleriz iklim bilimciler olarak. İşte yaşadığımız olay da bunu bir kez daha kanıtlamış oluyor bize, seneye yine cemrelerle birlikte ısınmayı bekleyeceğimizi bile bile...
KIŞLIKLARA PARA VERMEYİN
2013’ün son ayları ve 2014’ün ilk ayları itibarıyla ortalamaların üzerinde sıcak ve kurak günleri beraberinde getirdi bugüne kadar. Sonbaharda hiç yağış alamadığımız gibi kışı da yağışsız hatta sıcak geçirdik. Her yıl özellikle mart ayında soğuk günler geçiren İstanbul’da martta hava yine soğudu aslında. Eski yıllardaki kadar soğuk olmasa da bize kışı hatırlatacak kadar soğuk ve hiç olmadığı kadar yağmurlu başladık mart ayına. Barajların kuruduğunu düşünenler mutlu; bu dönemde oluşan yağışların barajlara hiç etkisi olmadığından habersiz... Bir de kimler mutlu biliyor musunuz? Kışa yatırım yapanlar. Acaba bu soğuklar devam eder mi diye son bir umutla bekliyorlar.
Kış turizmi yapan kayak merkezleri, oldukça yüksek paralar ödeyerek kış lastikleri satın alanlar ve yine sezon başında nasılsa lazım olacak diyerek kışlık kıyafetlere para harcayanlar mesela... Uzun süredir güneş ve ılık hava nedeniyle mutsuzlar, yüzleri gülemedi bir türlü... Kullanılamayan kışlık lastikler, giysiler, sezonu ölü geçiren turizmciler zorda bu kış.
Dönem El-Nino başlangıç dönemi ve küresel ısınmanın neden olacağı Türkiye’deki kuraklık, onları uzun bir süre daha mutsuz edecek gibi görünüyor. O yüzden Türkiye gibi çölleşecek orta enlem ülkelerinde yaz turizminin önemi daha da artacak haliyle. Ve pek tabii iklimin değişiyor olması beraberinde pek çok sektörü de etkileyecektir. Tekstil sektörü bunlardan biri mesela. Artık üretimlerini daha ince kıyafetlere ağırlık verecek şekilde yapmaları gerekiyor bence. Türkiye’de artık çok kalın montların satılma oranı giderek azalacaktır artan sıcaklıklar karşısında. Kıyafet tercihleri ve moda trendleri de küresel iklim değişimi ile birlikte mecburen değişecektir.
O yüzden nasılsa seneye giyerim diyerek bu sene kış sezonunda alışveriş yapmanızı pek de önermiyorum. Zira kış mevsimi önümüzdeki yıl da pek soğuk geçmeyecek gibi... El-Nino Türkiye’ye her seferinde daha sıcak hava ve daha az yağış getiriyor. Üzerine bir de küresel ısınma payını eklersek, 2015’in daha sıcak ve kurak olması pek de şaşırtıcı olmaz.
Her zaman dediğim noktaya geldik işte yine... Atmosfer kompleks bir yapı olduğundan tahmin edilmesi güçtür ve her yıl bir öncekinden çok farklı hava olaylarına gebe olabilir. Cemreyle kışı, şubatta baharı, ağustosta kar yağışını getirebilir karşınıza, pencerenize, yanı başınıza... Her şey olağan akışında devam eder onun için... Bu bir kıyamet alameti anlamına gelmediği gibi tam da onun doğasını örnekler bize. Durum bilim insanları tarafından atmosferin havailiğine verilir her zaman olduğu gibi... Havai işte denir, gülüp geçilir sadece....