Kenevirin kanseri iyileştirdiğine dair bilimsel literatürde deneysel ya da klinik hiçbir bulgu bulunmuyor. Kanser ağrıları, HIV, sara nöbetleri, spastisite gibi rahatsızlıklarda ağrıları gidermesi böyle bir algıya yol açıyor.
Cannabis (Kenevir), her derde deva mı yoksa risk mi?
“Kenevir” (bilimsel adı ile Cannabis sativa/C. indica; İngilizcesi marijuana veya hashish) son zamanların önemli bir gündemi. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yazılı ve görsel basında yazılar, bilimsel tartışmalar... Bu arada özellikle, her zaman olduğu gibi, aşırı spekülatif, gerçek dışı sağlık beyanları ile insanlar yanlış bilgilendiriliyor. Mesela, kanser, Alzheimer, bildiğiniz ne kadar ağır hastalık varsa hepsinin şifasının kenevirde gizli olduğu izlenimi yaratılıyor. Geçen hafta bir tartışma programında bir katılımcının “kenevir kanserli hücreleri öldürüyor” şeklindeki iddiası ile kanser hastalarına ümit veriliyor. Acaba arkasından ne gelecek merak ediyorum!
Doğrusu bir bilim adamı olarak, bilgi dağarcığımın çok ötesine geçen bu iddiaların bilimsel olarak ne kadar doğru olabileceğini inceleme ihtiyacı duydum. Kenevir binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca ekonomik önemi nedeniyle değer verilip yetiştirilen bir bitki. Ancak psikoaktif içeriği nedeniyle günümüzde dünya genelinde üretimi ve ticareti sınırlandırılmış ya da yasaklanmış bir bitki. Diğer taraftan, yürütülen bilimsel araştırmalar kenevirin yasaklanan bu özelliğinin bazı hastalıklarda hastaların ağrı gibi şikayetlerinin giderilmesinde katkı sağlayabildiği ortaya konulmuş; kanser ağrıları, HIV, sara nöbetleri, spastisite (multiple skleroz, beyin-omurilik hasarına bağlı), sindirim sorunları, vb. Yani kenevir, iddia edildiği gibi kanser gibi ölümcül hastalıkları tedavi edebilecek bir ilaç değil; özellikle kanser hastalarının ağrılarının hafifletilmesinde, halihazırda kullanılan bağımlılık yaratan morfin gibi opioidlere göre çok daha güvenilir bir seçenek sunuyor. Hatta kanser hastalarında yüksek miktar morfin kullanımına bağlı ölümlerde yüzde 25 azalma sağlanabildiği bildiriliyor. Bu konuda içerisindeki THC (tetrahidrokannabinol) etkisi üzerinde duruluyor. Kenevirin tedavi edilemeyen sürekli ağrı şikâyetlerinde de yarar sağlanabileceği ileri sürülüyor.
Kenevirin kanseri iyileştirdiğine dair bilimsel literatürde deneysel ya da klinik hiçbir bulgu bulunmuyor. Peki neden kenevir kanseri tedavi ediyor şeklinde bir görüş yayılıyor? Kenevir uygulamasının, bilimsel olarak da ortaya konulduğu şekilde, hastalarda iştahı artırması, bulantı ve kusma şikayetlerini azaltması, hastaların psikolojisini desteklemesi, daha rahat uyumasını sağlamasına bağlı olarak hastalar daha iyi beslenebilmekte, dirençleri artmakta, moralleri düzelmekte ve dolayısıyla kanseri tedavi ettiği şeklinde bir yanılgıya yol açmaktadır. Bir başka avantajı ise kenevirin diğer ilaçlarla belirgin bir etkileşmeye yol açmaması nedeniyle kemoterapi ile birlikte uygulandığında olası riskler bakımından güvenilir olması.
Görüldüğü gibi iki ucu keskin kılıç gibi; bir yanda yararlı olabilecek tıbbi özellikler, diğer yanda kanundışı riskler! Mevcut bilimsel bulgular kenevirin palyatif bir tedavi sağladığı şeklinde; yani hastanın şikayetlerini hafifletici etki gösteriyor. Yeni yayımlanan bir bilimsel makalenin başlığı bu konuyu güzel özetlemiş: “Hazine mi, Pandora’nın Kutusu mu?”
[Not: Pandora, Eski Yunan mitolojisinde tanrıların yeryüzünde bulunan tüm kötülükleri içine doldurduğu bir kutuyu koruması için emanet ettikleri kadını simgeler.]