Kimin siyasi mirasını, kimin koltuğunu paylaşıyor ve paylaştırıyorsunuz?
Yukarıdaki mesajı daha önce kaleme almama rağmen son gelişmeler ışığında birkez daha paylaşmak ve detaylandırmak istiyorum...
Sevgili dostlar, TÜRKİYE’de son günlerde çok ama çok tuhaf şeyler oluyor. Siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler, aldıkları talimat doğrultusunda topa girenler ve kamuoyunda “söz söylemesine” alışılmışlar, yaşananlardan da yola çıkarak başlıyorlar tartışmaya tartıştırmaya; “kim düşecek, yerine kim gelecek, bu tarihten sonra ne olacak, nasıl bir hükümet kurulacak?”...
Organik uzantısı aşikar hale gelen bazı gazeteci ‘görünümlü’ arkadaşların televizyonlarda yaptıkları 2014-2015 yorumları da gerçekten ilginç ve bence “hiçbir detay bilmediklerini anlayanlar için” de oldukça komik ve düşündürücü! 2014’te ve/veya başlayan sürecin sonunda “şöyle olacakmış, böyle olacakmış, o gidecek, bu çıkacak, şu koltuğa da şu gelecekmiş!” Bununla yetinmeyenler daha da ileri gidiyorlar, senaryolarında partileri bölüyorlar-topluyorlar hatta hızını alamayanlar ‘milli mutabakat hükümeti’ kurmaya kadar gidiyorlar!
Sevgili dostlar, bu konuşmaların ve içi boş lakırdıların tamamı o kadar “ilginç” ve aslında o kadar “komik” ve Türkiye adına düşündürücü ki! Bu yer değişikliklerini yapanların, koltukları paylaştıranların, kafalarında taraflar KURGULAYIP, onları kavga ettirenlerin, bana göre “gerçeklerden” asla ama asla haberi yok. Kendi odalarındaki hayal dünyalarında, kendi çevrelerindeki “istek-arzu” denizlerinde yüzüyorlar. Dediğim gibi olanlar çok ilginç! Gördüklerimiz ve duyduklarımız bu kadar da değil. Daha birkaç ay önce yalvar yakar randevu alarak “Başbakan Erdoğan’a gidip, Türkiye uçuyor raporu sunanlar”, yapılan baskı ve denenen darbeler sonucu AK Parti’nin devre dışı kalıp Başbakan Erdoğan’ın işi bırakacağına o kadar eminler ki; basıyorlar yurtdışında açıklamayı: Türkiye dinamit üstünde oturuyor, Türkiye Batı’dan kopuyor, ne yapacaksanız acele edin!
Sonuç: Beyler kendinize GELİN! Bu ülkede, seversiniz-sevmezsiniz; % 50 oy almış bir lider var ve o lider, partisinin, halkın verdiği devleti yönetme görevinin başında ve Türkiye normal süreçlerini devam ettiriyor! Bir noktanın daha altını çizeyim; bunu bir Türk vatandaşı olarak yazıyorum ve sadece “son iki haftada yaşananları” gözlemleyerek bu çıkarımı yapıyorum; Türkiye öyle bir “denge” üzerinde duruyor ki, o dengenin “altın noktası” Başbakan Erdoğan...Bunu idrak edemeyip ‘Erdoğan olmasın da ne olursa olsun’ hayaline kendini kaptıranlar ve düşüncelerini bastırıp, inanmadığı halde “sahte davrananlar” o kadar çok ki; Erdoğan’ın “cm yerinden oynamasında” içlerinde biriktirdikleri her şeyi ortaya dökmeye hazırlar ve bu ‘sahtekarlar koalisyonu’ ve sahip oldukları ‘Türkiye manda bile olsun ama Erdoğansız olsun’ mantıkları, bu ülkeyi seven bir vatandaş olarak Türkiye adına beni korkutuyor...
Son söz: GÜÇLÜ LİDERİ olmayan bir Türkiye’de “kendini bastıranların” nasıl patlayacağı ve Türkiye’yi nerelere çekebilecekleri çok ama çok ciddi sorgulanmalı! Hangi siyasi görüşten olursanız olun şu gerçeği lütfen idrak edin; kendi hırsları için Türkiye’yi geçmişte acımadan yakanlar ve bugün de yakmak için fırsat kollayanlar ,’Erdoğan çekincesiyle’ kıpırdayamaz haldeler. Olaya siyasi değil Türkiye’nin ‘altın dengesi’ ve hepimizin her türlü güvenliği açısından bakınca; 17 Aralık ve Gezi Darbe Denemeleri’nin GÜÇLÜ LİDERLİK olmayan bir Türkiye’de bu halka neler yapabileceği çok ama çok açık...Hedef çok açık; güçlü liderliği yık, Türkiye’nin malını, canını, kanını em! Aynen eskisi gibi!