İlk işaret fişeğini HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan çaktı İstanbul Esenyurt meydanında:
“Mehmet Metiner’i seçtirmeyeceksiniz!”
Bu sözlerin nasıl bir mesaj içerdiğini o örgütü tanıyan herkes bilir.
Bu aleni bir tehditti.
Denilmek istenen şuydu: Seçim çalışması için gittiği her yerde karışıklık çıkarın ve şiddetle karşılık verin.
Bu tehdit ve şiddet çağrısı seçim bölgem olan İstanbul 3. Bölgedeki tüm HDP teşkilatlarına sözlü talimat olarak iletildi.
Nitekim bu talimatın gereklerine uygun davranışlar bir bir gelmeye başladı.
Belediye Başkanımıza saldırı...
Esenyurt’un başarılı ve saygın belediye başkanı Necmi Kadıoğlu Cumartesi günü Vanlıların düzenlediği bir etkinlikte saldırıya uğradı.
Bu saldırıda belediye başkanımızın ve AK Partililerin göstermiş olduğu sağduyu umarım o birilerince yanlış okunmaz.
Esenyurt’taki HDP’li başkanın o etkinliği düzenleyen dernek başkanına “Mehmet Metiner katılırsa...” diye başlayan tehditler savurması zavallılıklarını ve acziyetlerini gösterir elbette.
Herkes bilsin ki çağrıldığımız her yere gideriz ve fikrimizi anlatmaktan kaçınmayız.
Hiç kimseye şiddet uygulanmasını tasvip etmeyiz, ama hiç kimsenin tehdidine de papuç bırakmayız.
Varsın ucu nereye varırsa varsın...
Vız gelir tırıs gider...
Tahammülsüzlük ve şirretlik...
Pazar günü Arnavutköy’de esnaf ziyareti yaparken halkın bize gösterdiği yoğun ilgi ve sevgiden rahatsızlık duyan o canipten birileri okey oynadıkları masalarından kalkıp çirkin davranışlarda bulundular.
Üç-beş kişinin caddeye fırlayıp “yuh!” çekmelerinden rahatsızlık duymayız elbette. “Buraya gelemezsin!” türü tehditler, “Her akşam televizyonlarda Kürt halkına küfrediyorsun!” yollu yalanlar o kişilerin nasıl bir tıynete sahip olduklarını gösteriyor zaten.
Kan ve gözyaşından beslenen HDP’nin Kürtlere kaybettiren siyasetini eleştirmemi utanmazca bir yalanın arkasına sığınarak “Kürtlere küfrettiğim” biçimine dönüştürenlerin hallerine sadece acıyorum.
Kendilerini düşürdükleri bu durumdan umarım kurtulurlar.
Kendilerinden başkasına bırakınız siyaset yapma hakkını yaşama hakkını bile tanımayan bir HDP zihniyetinin demokrasiden söz etmesi ne kadar ironik değil mi?
Bu çirkin tepkiden sonra elbette esnaf ziyaretlerimizi sürdürdük. Ve hemen akabinde Muşlu kardeşlerimizin derneğine ziyarette bulunduk. Sağolsunlar çok iyi karşıladılar. Hepsine teşekkür ediyorum.
Sarılıp ayrıldığımızda o insanların yürek sıcaklığını hala üstümde
taşıyorum...
Buyursunlar kapımız açık diyorum...
Seçim bölgemde yaptığım kamuoyuna açık konuşmalarda hep şu çağrıda bulundum:
“Diğer partiler buyursunlar gelsinler. Kapımız kendilerine açıktır. Onları seçim bürolarımızda ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Gelsinler ve kendi fikirlerini anlatsınlar. Biz de onlara gidelim, fikirlerimizi anlatalım. Demokratik ve barışçıl bir ortamda fikirlerimizle yarışalım ve bir örneklik oluşturalım.”
Fikrine güvenmeyenler kaba kuvvetten medet umarlar elbet.
Ama unuttukları bir şey var: Kaba kuvvet asla bir fikri bastırmaz.
Ve bilsinler ki hiç kimsenin tehdidinden korkmayız ve bir yanağımıza tokat vurulduğunda öbür yanağımızı da çevirenlerden de olmayız.
Soruyorum:
Barış içinde fikirlerimizle yarışmak varken bu tehdit ve şiddet niye?
Kendin için istediğin demokrasiyi bir başkasından esirgiyorsan ağzına demokrasi kelimesini almayacaksın...
Kürtlerin siyasal tercihlerini silah tehdidiyle değiştirmeye kalkışanlar ne demokrasiden bahsedebilirler, ne de “Kürtlere özgürlük”ten...
Kürtleri tehditle baskılamaya çalışanların Kürtlük iddiaları da ironi ötesi...
Sen Kürtlere özgürce oy kullanma hakkı bile tanımayacaksın, sonra kalkıp demokrasiden ve özgürlükten bahsedeceksin, e pes vallahi!
Devletin sana tanıdığı özgürlüğün binde birini sen adına hareket ettiğini söylediğin Kürt halkından esirgiyorsan senin derdin ne demokrasi olabilir, ne de Kürtlük...
Kendine güveniyorsan hodri meydan
Pervin hanım madem ki meydanlarda o birilerine beni hedef olarak gösteriyorsun, o zaman ben de sana buradan çağrıda bulunuyorum: Aynı bölgeden adayız. Yüreğin yetiyorsa ve kendine güveniyorsan bir televizyon programında karşı karşıya gelelim.
Bakalım Kürtlük ve demokrasi ne yana düşüyor!
Bakalım kim Kürt halkından yana, kim Kürt halkına karşı!
Bakalım HDP’nin demokrasi ve Kürtlük vadisindeki yeri neresiymiş!
Baraj umudunuzu yitirdiğiniz için sarıldığınız bu yol, her anlamda çıkmaz sokaktır, bilesiniz...