Duyduğumuzdan beri kendimize gelemiyoruz.
Yine de bu satırları sağduyu ve suhuletle yazmaya çalışacağım.
Gözlemlediğim ve düşündüğüm birkaç hususu paylaşmak istiyorum.
İçinde çocuk istismarı olan vahim hadiselerin konuşulma, haber yapılma biçimiyle ilgili ciddi bir sorunumuz var.
Evvela şunu unutmamalıyız; bu ve benzeri olayları, bir toplum kesimini tahkir edecek şekilde ele almak, sunmak mağdurun haklarını koruduğunuz anlamına gelmez. Bu sizi hakkaniyet savunucusu yapmaz.
Son günlerde en çok konuşulan konu bu. Herkes adeta kalbinden yaralanmışçasına "Nasıl olur, ama nasıl olur, bunlar insan değil mi?" diye inliyor.
Anne baba olarak çocuklarınızla böyle bir konuyu konuşmak zorunda kalmak gerçekten çok zor. Gençler ziyadesiyle etkilendi. Onlar arasında adeta hayatın anlamını sorgulatan bir hadise olarak algılandı diyebilirim.
Çocukların ilkokula gönderilip gönderilmediğine dair denetimin yeterince sıkı değil mi acaba? Buralara bir daha bakılabilir.
Kız çocuklarının okullaştırılması, çocuğu aile istismarından da koruyabilecek bir işlev görebilir. İddia edildiği gibi 6 yaşından beri bu kızımız tacize uğramış ve 14 yaşında da evlendirilmişse, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; örgün eğitim içinde olsaydı bu durum bir şekilde fark edilebilirdi.
Çocuklar üzerinde elbette ailenin hükmü var, ama ailesi tarafından hayata hazırlanamayan, bizzat ailesi tarafından istismar edilen yada istismarına göz yumulan çok sayıda çocuk var. Dolayısıyla bu ve benzeri durumlarda olayın konuşulma, haber yapılma biçiminde öncelik çocuğun üstün yararı ve bu süreçte zarar görmemesi olmalı.
Aile ve Sosyal Hizmet Bakanımız Derya Yanık'ın açıklaması bu hassasiyetin altını çiziyor.
Ortada bir konuşma kaydı ve ikrar sayabileceğimiz veriler var. Aile ve kızın evlendirildiği kişinin beyanlarında iddiaları doğrulayan ifadeler yer alıyor. Kız ve çocuğu devlet korumasında. Olayın mahkemeye intikali üzerinden zaten belli bir zaman geçmiş. Bir sonraki mahkeme ise mayıs ayında. Delillerin toplanması gibi mahkeme tarihini zarureten uzatan gerekçeler yoksa yargılama sürecinin bir an evvel tamamlanması sağlanabilir.
Çocuk istismarı, erken yaşta evlilik gibi haberler belli bir kesim tarafından din düşmanlığına ve Müslüman aşağılamaya vesile kılınabiliyor.
Hatta bu amaçla suçu olmayan insanların aile şereflerinin beş paralık yapıldığını, suçsuz insanların insan içine çıkamaz hale getirildiğini biliyoruz.
Nitekim bu son hadisede de aynı oldu. Koskoca bir camia, "iddialar doğruysa en ağır cezayı tabii ki almalı" dediği halde sapık muamelesi gördü. Sanki "6 yaşında evlilik tabiidir" diyen olmuş gibi bir algı oluşturulmak istendi.
Sosyal medya, İslam'ı ve Müslümanları sapıklıkla suçlayan içeriklerle doldu.
Bu, hep gördüğümüz, alışkın olduğumuz din düşmanı bir tutum.
Son olarak şunu söylemek isterim; bu sapıklıklarla İslam dinini ve tüm Müslümanları ilişkilendirmeye çalışmak kadar kötü olan şey; "ruhsat var" deyip erken evlilik meselesine dini kılıf uydurmaya çalışmak.
Bunlar hiç yok diyebiliyor muyuz?
Maalesef hayır.