Foxcatcher Takımı’nda katil John du Pont’u canlandıran Steve Carell “Komedi oynadığınızda ciddiye alınmadığınızı düşünüyor musunuz?” sorusuna “Kendimi hep ciddiye aldım” cevabını veriyor.
Kariyeri boyunca komik ve iyimser karakterleri canlandıran Steve Carell, Foxcatcher Takımı’ndaki, karanlık rolüyle herkesi şaşırttı.
Zengin varis John du Pont ve iki şampiyon güreşçi (Mark ve Dave Schultz) arasındaki karanlık ilişkiyi ele alan filmde obsesif-milyoner John du Pont karakterini canlandıran Steve Carell: “Bu film benim için büyük bir fırsattı. Teklifi ikinci kez düşünmeden kabul ettim. Bu teklifi geri çevirmek için deli olmak lazım’’ diyor.
- Komedi türünden drama geçiş yapmak sizi endişelendirdi mi?
Hayır, ben hiçbir zaman ciddiye alınmak için endişelenmedim. Kendimi sadece bir aktör olarak görüyorum. Kariyerimin çoğunluğunda bana teklif edilen filmleri kabul ettim. Bir grubun içindeyken kendimi daha rahat hissediyorum. İlgi eşit dağılmış oluyor. Bu hem drama hem komedi için geçerli. Bu filmde de çok başarılı bir kast ile çalıştım.
- Du Pont’u ilk gördüğünüz sahnede adamın sorunlu olduğunu anlayabiliyorsunuz. Siz bu adamı nasıl yorumluyorsunuz?
Du Pont büyük bir mirasın veliahtı. Yalnız bir adam. Etrafında sadece annesi ve çalışanları var, onlarla büyümüş. Annesi de soğuk, sevgisini göstermeyen bir kadın. Bu yüzden John’a bir suçlu olarak değil psikolojik sorunları olan biri gibi yaklaştım, empati kurmaya çalıştım.
- Ödül kazanmak sizin için önemli mi?
Bizim için emeğimizin fark edildiğini görmek önemli. Hepimiz kendimizi verdik bu filme, aylarca canlandırdığımız karakterleri inceledik, öğrendik... Benim du Pont’a sadece dışarıdan benzemem yetmiyordu. Onun gibi konuşup onun gibi hareket etmem gerekiyordu. Channing Tatum ve Mark Ruffalo için de geçerli bu. Bu sebeple kazandığımız ödüller ve adaylıklar bizi gururlandırıyor.
Nancy ve Mark için zordu
- Filmdeki makyajınız ve du Pont’a benzerliğiniz görenleri hayrete düşürüyor. Mark Schultz ve Dave’in dul eşi Nancy sette sizi ziyaret ettiğinde nasıl bir tepki verdi?
Makyajım çok profesyonelce yapılıyordu. Bill Corso kaşımdan burnuma kadar bütün detaylarıyla tasarladı makyajı. Her setten önce 3 saat kadar sürüyordu. Du Pont’a benzerliğim sette çok gergin ve sessiz bir ortam yarattı. Kendimi öyle gördüğüm sürece ben de rolümden çıkamıyordum. Nancy ve Mark’ın beni du Pont olarak görmesi çok zorlayıcı ve duygusaldı. Hepimiz için zordu filmin çekimleri.