Evet, katliam başlayalı 400 gün oldu. Gazze'de Filistinli soykırımı ara vermeden devam ediyor.
Kayıp ve şehit sayısı 50 bini çoktan aştı. Yüzde 70'i kadın ve çocuk. Çocukların 786'sı bir yaşın altında.
Ancak hayattakilerin acısı çok daha derin.
100 binin üzerinde yaralı var tedavi imkânı yok. Sağlık tesislerinin yüzde 87'si tahrip edilmiş, kalanı yeterli imkanlardan mahrum.
Sağlıklı insanların hayat şartları ölümden beter.
Sığınacakları mekân yok. Güvenli mekân diye gittikleri yerlerde soykırıma maruz kalıyorlar.
Sığındıkları okullar hastaneler bombalanıyor. Her gün onlarca şehit veriyorlar.
2 milyon insan evinden yurdundan olmuş.
35 bin çocuk anasız babasız.
Bin 365 aileden geriye sadece bir kişi kalmış.
3 bin 472 aileden geriye sadece iki kişi kalmış.
Bin 47 sağlık çalışanı şehit olmuş bin 200'ü yaralı durumda.
12 bin yaralının Gazze'de tedavisi mümkün değil, öyle bekliyorlar!
3 bin 500 çocuk kötü beslenme sebebiyle ölüm ile burun buruna.
246 ambulans tahrip edilmiş,
Temel gıda maddeleri bir yana içecek su bulamıyorlar.
Eğitim diye bir şey yok okullar yüzde yüz kapalı.
Gazze'deki durumun sadece rakamlara dökülmesi sayfalar alacak kadar vahim.
Allah için Müslümanlar bunun farkında ve gereken yardımları fazlasıyla göndermişler.
Ancak yardımlar Gazze'ye giremiyor.
İzin katillerin insafına kalmış.
Katil izin vermek bir yana her gün katliamlarına yenisini ekliyor.
Arkasına aldığı medeniyet denilen canavarın desteğiyle Filistinliler katlediliyor, yurtlarından kovuluyor, insani yardım almalarına bile engel olunuyor!
Siyonistlere ve destekçisi canavara ne kadar bela okursak okuyalım, ne kadar lanet edersek edelim onlar kendilerine yakışanı yapıyorlar.
Asıl vahlanmamız gerekenler, kızmamız gerekenler, eleştirmemiz gerekenler Müslüman devletlerin yönetimleridir.
Daha vahimi Filistinlilerin ezilmesinden medet uman Müslüman yöneticiler!
Özellikle de Filistin'e sınırdaş olan devletlerin yönetimleri.
Sınırın hemen öteki tarafında göz önünde kardeşleri boğazlanırken, açlığa susuzluğu mahkum bırakılırken kılı kıpırdamayan Müslüman yöneticiler!
Yatacak yerleri yok!
Ne garip değil mi umutlar Gazze'yi bir an önce yerle bir etmesi için İsrail'e, ' İşini hızlı hallet' diyen Siyonizmin esiri yeni ABD başkanına kalmış!
İslam dünyası, Enfal suresinin 46. ayetindeki, 'Allah'a ve Resul'üne itaat edin, birbirinize düşmeyin sonra zayıflarsınız ve rüzgarınız gider.' durumunu yaşıyor. Ayette geçen rüzgârı kimi tefsirler güç olarak kimileri devlet olarak açıklar. Her iki açıklama da bugün yaşananlarla örtüşmektedir.
Müslüman yöneticiler, emperyalistlere teslim olduklarında, çıkarı uğruna öteki din kardeşlerinin felaketini umduklarında düşmana beklediği fırsat doğmuş olur.
Evet, meseleye böyle bakıldığından durumumuz hiç de iç açıcı değil.
Ama bir de Gazze ehlinin imanı, direnişçilerin azmi ve ümmetin duyarlılığı penceresinden bakıldığında farklı şeyler de görülebilir.
Öncelikle bir avuç mücahidin bir yılı aşkın bir süredir devam eden direnişi, liderlerinin bile çatışa çatışa şehadete yürüyüşü cihadın nelere kadir olduğunu göstermektedir.
Evet, hasar ve kayıp büyük ama Siyonist çete de koyduğu hiçbir hedefe ulaşamamıştır. Arkasına aldığı onca desteğe ve teknolojiye rağmen ne HAMAS'ı bitirebilmiş ne de esirlerini kurtarabilmiştir.
Aksine İsrail halkı Gazze halkı kadar mahrumiyet çekmiyor olsa da huzuru kalmamıştır, her daim korku içinde yaşamaktadır.
Dahası unutulmaya yüz tutmuş olan Filistin meselesi her zamankinden daha etkin bir şekilde dünyanın gündemine oturmuştur.
Ayrıca İsrail hiçbir dönem olmadığı kadar dünya halklarının tepkisine maruz kalarak kamuoyu desteği zayıflamış ve uluslararası mahkemede yargılanır olmuştur.
Batı yönetimleri katillerin yanında yer alarak soykırıma ortak olurken insanlık vicdanı uyanmış ve batı dahil tüm dünyada halklar Filistin'in yanında yer almıştır.
Gazze'de yaşayan ve aile fertlerinin bir kısmı şehit olan bir dostum, 'Onca yorgunluğa, acıya ve musibete rağmen halkın büyük çoğunluğunun morali yüksek!' diye bir mesaj göndermiş.
Direnen bir avuç Müslüman ve evsiz yurtsuz gıdasız ilaçsız himayesiz kalmış Gazze halkının destansı sabrı hem Müslümanların hem insanlık vicdanının dirilişini müjdeler gibidir.
Bugün imkân olsa milyonlarca Müslüman Gazze direnişine katılmaktan çekinmeyecek duyarlılığa sahiptir.
Bu duyarlılığa o ülkelerin yönetimleri elbette tepkisiz kalmayacaktır.
Batıda uyanan insanlık vicdanının da yönetimleri etkilememesi mümkün değildir.
İsrail'in cephe genişleterek Lübnan' Suriye, Irak Yemen ve İran'a saldırıyor olması bölge güvenliğini tehdit etmektedir.
Türkiye bunu açıkça seslendirmekte ve dünyayı da ikaz etmektedir.
Filistin aslanlarının öldürülmesine göz yuman bölge yönetimleri, düşmanlarının köpeklerine yem olmazlar inşallah!