Cumhuriyet Halk Partisi’nin 9. Genel Başkanı ve CHP örgütünün lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cuma günü gazetelerin yayın yönetmenlerinin ve bir kısım gazete yazarlarının katıldığı bir basın toplantısı düzenledi.
Ne yalan söyleyeyim...
PKK’nın silahlı unsurları ‘Demokratik Çözüm Yürüyüşü’ adı altında sınır dışına çekilmeye başladığı ve (Can Ataklı’nın kulakları çınlasın. ‘Gittiklerini nereden anlayacağız’ diyordu) bu çekilmenin köylüler tarafından bile çıplak gözle izlenebildiği şu günlerde CHP’nin ‘Toplumsal Barış için CHP’nin Önerileri ve Öncelikleri’ adını verdiği basın toplantısının beni oldukça heyecanlandırdığını ve sonrasında ise en az toplantıya katılanlar kadar hayalkırıklığına uğradığımı söylemeliyim.
Anlaşılan o ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun düzenlediği kahvaltılı basın toplantısı Akşam gazetesinin Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya dışında kimseyi tatmin de etmemiş memnun da...
Toplantıya katılanların ağzından CHP’nin basın toplantısı:
“CHP bu toplantıyı niye yaptı? Kemal Bey tam anlamıyla ‘savunmadaydı’ dün.” (Aslı Aydıntaçbaş Milliyet gazetesi)
“Salondaki panoya 19, elimizdeki kitapçığa ise 17 maddelik bir demokrasi paketi yazmışlardı. Bunlar yapılsın, Kürt sorunu çözülür biz de bu pakete destek veririz dedi. Ben de, zaten Karayılan ve Öcalan’ın söyledikleri de bunlardan farklı değil. Demek ki ortada sorun yok, dedim.” (Fatih Altaylı, Habertürk Gazetesi)
“Bir şey diyecek Kemal Bey, diye düşünüyordum. 19 maddelik bir öneriler listesi vardı. Ama Kürtçe eğitimin hak olup olmadığı dahi anlaşılmıyordu. Daha doğrusu şu anlaşılıyordu, anadilde eğitim doğru bir şey değil CHP bunu istemiyor.” (Yusuf Ziya Cömert, STAR Gazetesi)
***
Düzenlediği basın toplantısında barışı istediklerini ancak süreci desteklemediklerini söyleyip ama yine de “sürecin başarılı olmak zorunda” olduğunun altını çizmiş Kılıçdaroğlu!
CHP lideri toplantıya katılan gazetecilere, 19 maddelik demokrasi paketinin meclise gelmesi durumunda ‘destek vereceklerini’, çünkü ‘bu öneriler yerine getirilirse Kürt sorunun çözüleceğini’ de söylemiş.
Sağ olsun!
19 maddelik ‘demokrasi paketi’nde orijinal bulduğum tek şey “milletin vekillerini liderler değil, millet seçsin” maddesi oldu.
Bildiğim kadarıyla siyasi partiler kanununda bunun önünde bir engel yok. Kemal Kılıçdaroğlu eğer partisindekilere sözünü geçirebilirse bir ilki gerçekleştirebilir ve bir ön seçim yaparak milletvekili adaylarını CHP tabanının seçmesini sağlayabilir.
Böylece bir türlü tasfiye edemediği ‘ulusalcıları’ kendisi hiç risk almadan partiden gönderebilir.
Bir A4’e yazılmış olan diğer önerilere gelince...
Bu önerilerle ilgili yasa tasarısı parlamentoya geldiği zaman ‘tutuklu vekiller’ önerisine takılıp kalmayacaksa ve o maddelerin arkasına sığınıp amaç ‘tutuklu vekilleri’ dışarı çıkartmak olmayacaksa neden olmasın.
Fatih Altaylı’nın da dediği gibi Karayılan ve Öcalan da aynı şeyleri söylüyor. Ortada bir sorun yok.
AK Parti kongresinde açıklanan 63 maddelik reform haritasından daha radikal öneriler değil sonuçta...
Siyaset alanının genişletilmesinden seçim sisteminin yenilenmesine, yargı alanından bireysel haklara, terör nedeniyle boşaltılan köylerin yeniden imarından YÖK’ün dönüşmesine kadar...
Vatandaşı devlete göre şekillendirmek yerine devleti hizmete daha yatkın hale getirmeye kadar hatta terörün istismar alanları ve KCK davaları, Kürtçe savunma yapamama gibi kamu alanlarında ana dilde erişimin sağlanması gerektiğini madde madde yazan ancak maalesef medyada hak ettiği yeri bulamayan ‘demokrasi manifestosu’nu şu günlerde bir kez daha okumalısınız.
Bugün PKK silahlı mücadelenin sonunun geldiğine inanarak sınır dışına çıkıyorsa, Kandil’den her gün ‘özerklikten vazgeçildiğine’ dair açıklamalar geliyorsa bu dört aylık ‘İmralı-devlet’ görüşmelerinin sonucu değil, bilakis AK Parti iktidara geldiği andan itibaren atılan adımların bir sonucudur.
30 Eylül 2012 AK Parti kongresinde yapılan konuşmaları ve yol haritası olarak her maddesi devrim niteliği taşıyan 63 maddeyi yeniden okuyun...
Ve hangi maddeler gerçekleşmiş, çentikler atın ve süreç nereye doğru gidiyor siz karar verin.
Bırakın Kemal Kılıçdaroğlu da üç maymunu oynamaya devam etsin...
Türkiye bu kadar hassas bir süreçten geçerken gülümsemeye de ihtiyacımız var.