Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP içindeki gizli-açık rakipleri Kemal Bey'in cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmiş olmasından daha fazla, kaybettiği halde koltuğa yapışıp kalmasına kızıyor olmalı.
Gerekçelerinde haklılar.
Daha önce kaybettiği on iki seçimin ardından bu kez muhalefetin bütün unsurlarını da kendisiyle beraber sürükleyerek kaybetti Kılıçdaroğlu.
Kılıçdaroğlu kaybedince temel motivasyonu Erdoğan karşıtlığı olan o büyük ittifak da kaybetmiş oldu. ABD Başkanı Biden'dan Avrupa başkentlerine, PKK'dan FETÖ'ye, İyi Parti'den HDP'ye, Ekrem İmamoğlu'ndan Mansur Yavaş'a, yuvarlak masa ittifakından masaya hizmet eden medya organlarına hepsi kaybetti.
Öyle büyük kaybettiler ki teskin olmuyor hiç kimse.
Faturayı Kılıçdaroğlu'na kesip sorumluluktan kurtulmak istiyorlar. Hodri meydan diyen yok yine de aralarında. En fazla "sen onurunla çekil, yerine biz geçelim abi" telkini var ortalıkta.
Buna rağmen "Benim adım Kemal" deyip direniyor Bay Kemal.
En iyi bildiği şeyi yapıyor.
Daha önce defalarca kazandığı parti içi varlık-yokluk sınavında hamle üstüne hamle yapıyor.
İMAMOĞLU İMA İLE YETİNİYOR
İBB Başkanı olur olmaz gözünü Cumhurbaşkanlığına, o olmazsa CHP Genel Başkanlığına diken Ekrem İmamoğlu çok istiyor ama akıbeti Muharrem İnce'ye benzemesin diye, açıktan bir şey diyemiyor.
İma yoluyla da olsa her şeyi diyor gerçi ama "topyekûn değişim" talebini, "bu omuzlar daha ne yükler taşır" böbürlenmesini yarın bir gün yalanlamayacağı kim garanti edebilir.
Ama şu bir gerçek ki ondan beklenen bir hamle var.
CHP medyasına, CHP çevrelerine göre şimdi tam sırası: Kaybedilen seçimlerden sonra, kurultaydan önce.
Hatta onu yüreklendirmek için ellerinden geleni yapıyor muhalif medya.
Uğur Dündar ile İsmail Saymaz'ın, Kılıçdaroğlu'nu aralarına alıp sağlı sollu sorguladıkları, nezaket kurallarını aşarak CHP Genel Başkanını canlı yayında istifaya zorladıkları yayın da dahil buna.
Ama bana mısın demedi Bay Kemal. Onca yıpranmışlığına, kaybetmişliğine, istenmeyen adam olmuşluğuna rağmen hiç oralı olmadı.
MANSUR YAVAŞ YİNE SUSKUN
Genel Başkanına başkaldırı konusunda da yavaş kalan Mansur Yavaş ise niyetini Kılıçdaroğlu'nu eleştiren bir gönderiyi beğenerek belli etti.
Risk almadan, fazla göze batmadan ama arandığında "buradayım" diyecek türden mesafeyle.
Daha fazlasını da gelmez zaten Yavaş'tan. Hele de CHP'nin muhalefet liderliğinin sorgulandığı, İyi Parti'nin dağıldığı şu süreçte.
Zira İmamoğlu yapraklara bile kendini alkışlatırken o hep sustu.
Kılıçdaroğlu "işte benim yiğitlerim" temalı videolar çekerken de İmamoğlu seçim akşamı "biz kazandık, öndeyiz önde" diye naralar atarken de o hep bir "nerden düştüm ben bu saçmalığın içine" ifadesiyle şaşkın bakıyordu etrafına.
Yine de suskunluğu genel başkana sadakatten değil.
Muhtemelen ne zaman konuşsa başını belaya soktuğunu bildiğinden.
Neticede CHP Genel Başkanlığı yarışında -şimdilik- iddiası var gibi görünmüyor Mansur Yavaş'ın.
ÇARE SARIGÜL MÜ?
Öte yandan Mustafa Sarıgül çok zinde görünüyor.
CHP listelerinden aday gösterilerek girdiği milletvekili seçimlerinden Erzincan milletvekili olarak hem de 36 yılın ardından yüksek bir oy alarak çıktı Mustafa Sarıgül.
CHP içindeki yarışın sürprizi de olabilir.
Nitekim Genel Başkanı olduğu Türkiye Değişim Partisi 23 Haziran'da kendini feshederek CHP'ye katılacak. Sarıgül bunu "biz elimizi taşın altına koyduk" diyerek ifade ediyor.
Üstelik bu yarışta favori aday olarak gösterilen İmamoğlu'nu mütereddit bıraktıran tavsiye de ona ait: "Sarıgül'ün yaptığı hatayı yapmamalı İmamoğlu. Sarıgül acele davrandı. Baykal'ın karşısına o gün değil de bir kurultay sonra çıksaydım her şey güzel olabilirdi, 40 oyla kaybettim".
İmamoğlu'nu kayırıyor görünen bu hatırlatma, adı İBB adaylığı için de geçen Sarıgül için iyi bir mıntıka temizliği sayılmaz mı sizce de?
ÖZGÜR ÖZEL DE GÖREVDE!
Kılıçdaroğlu'nun güvenip Meclis grup başkanvekili yaptığı Özgür Özel de çıktı nihayet genel başkanının karşısına.
"Üzerime düşen vazifeyi yaparım" diyerek boy gösteriyor.
Belli ki Kılıçdaroğlu gibi grup başkanvekilliğinden parti başkanlığına geçme ihtimali olduğunu düşünüyor Özgür Özel.
Ama her şey bir yana, CHP Grup Başkanvekiliyken Kılıçdaroğlu'nun koltuğunun altına mavi klasörleri sıkıştıran, CHP Genel Başkanı'nın yatak odasına da kameralar yerleştiren FETÖ etkisini unutuyor muhtemelen.