Hani sözlerin kifayetsiz kaldığı anlar vardır...
Hani kelimelerin yetersiz kaldığı anlar vardır...
Hani dillerin lal olduğu zamanlar vardır...
İşte ülke olarak böyle bir hali yaşıyoruz.
Söylenecek her şey yetersiz...
Edilecek hiçbir söz acıları anlatmaya yetmez...
Yazılacak hiçbir yazı olan biteni anlatamaz...
Geçmiş olsun Türkiye'm...
Acımız çok büyük ve derin...
Millet olarak tek yürek olup depremzedelere ulaşmaya çalışıyoruz.
İnşallah en kısa zamanda bu büyük yükün altından kalkarız/kalkacağız.
Hem devlet hem de millet olarak bunu yapacak gücümüz var. Türkiye, büyük ülke...
Yeter ki çıkar peşine düşmeyelim...
Yeter ki yağma hesapları yapmayalım...
Yeter ki bu durumdan bile siyasal rant devşirmeye çalışmayalım.
Yeter ki buradan sosyal medya malzemesi çıkarmaya çalışmayalım.
Maddi ve fiziki olarak canhıraş şekilde her şeyiyle seferber olup varını yoğunu ortaya koyan insanlarımızı gördükçe gururlanıyoruz. Bizi bir nebze teselli eden bu kenetlenme karşısında kanı bozuk, vicdansız ahlaksızlıkları gördükçe de öfkeleniyoruz.
Karmakarışık duygular yaşıyoruz.
Ölümün apansız gelişini, acizliğin biz insana ait olduğunu, insanın insana her daim muhtaç olduğunu, zenginliğin, makamın, mansıbın değersiz kaldığını iliklerimize kadar yaşayarak anlıyoruz. Üzerinde bulunduğumuz zeminin sabit durmasını dahi temin edemezken o zeminden birkaç parçaya sahip olalım diye bir ömür sağa sola koşturuyoruz.
Elbette hesapların sorulacağı gün de gelecek...
Şimdi az da olsa elimizden, dilimizden, gücümüzden, gelen ne varsa yapma vakti.
Yıkılan binaların sorumlularından hesaplar elbette sorulacak.
Eksik bırakılanların hesabı elbette sorulacak.
Yüzüne tüküreceklerimiz elbette olacak.
Ama şimdi birlik olma zamanı.
Yaraları sarmanın, bir kişi daha fazla kurtarmanın zamanı.
Hem maddi hem de manevi yardımlaşmanın zamanı.
Parası olanın parasıyla, olmayanın aklıyla, fikriyle, duasıyla destek vermesinin zamanı.
"Kim bir insanın hayatını kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibidir." diyor Yüce Yaratıcımız. Bir kişi daha kurtarma telaşıyla çalışan bütün ekiplerimizden, onlara yardım edenlerden Yüce Mevla'm razı olsun.
Üç gündür yaşananlar yürek yakıcı. Enkaz altında kalan insanlarımız kurtarılmayı beklerken hepimiz canı ağzında bekleyiş içindeyiz. Gidebilenlerimiz enkazı kaldırmaya çalışıyor, gidemeyenlerimiz ise ellerini duaya kaldırıp Mevla'ya yakarıyor.
Dua dua yalvarmak bir nebze olsun çaresizliğimize su serper umuduyla ellerimizi semaya açalım. Aksi takdirde işin içinden çıkmak mümkün değil! Utanalım mı, yırtınalım mı, ağlayalım mı bilemiyorum! Ne yazmalıyım açıkçası bilemiyorum, mecalim yok...
Şubat ayı zihinlerimizde hep soğuk kalacak... Hep yıkık kalacak...
Sen aklımıza mukayyet ol ya Rabb!
Allah'ım, büyüklüğün ve kudretin karşısında ruhumuz ürperdi.
Yer ve gök şahidimizdir ki yoktur senden başka korktuğumuz!
İnandığımız, sığındığımız başka bir ilah yoktur, senden başkasına kıyam etmez ruhumuz!
Sen günahlarımızın enkazında yere kapanan başlarımızı secdende kabul et, sen o günahları, başımızdan aşağı yağan karın tertemiz sularıyla temizle ki tekrar kıyama durabilelim...
Sen, bizim günahlarımız sebebiyle günahsızlara azap etmezsin, o günahsızların hürmetine bizi bu maddi ve manevi enkazdan kurtar...
Bir tek çiçeğin zerresini halk edemeyen acziyetimiz, bilir ki bir tek sahibi vardır yerlerin ve göklerin.
Senin azametinin, kudretinin, rahmetinin, merhametinin eşi benzeri yoktur.
Rabbimiz sen terk etmedin ki hiç bizi!
Rabbimiz sen şefkatinle bağışla bizi...
Allah'ım, bizi önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve üstümüzden gelecek kötülüklere karşı koru.
Altımızdan bir kötülük gelmesinden (yarılıp içine düşmekten) senin azametine sığınırız...