Cinayet Tezi, Ricardo Darin’li kadrosuyla adalet kavramı üzerine kaçırılmaması gereken ilginç bir polisiye gerilim.
Bir hukuk profesörü ile seminerine katılan genç bir avukatın adalet hakkındaki çekişmesinden doğan bir suçu konu alıyor Cinayet Tezi. Yüzeyde bütün öğeleri yerli yerinde, bir polisiye izliyoruz. Ancak mesele iki erkeğin, kadınların odakta bulunduğu takıntıları çevresinde düğüm olunca karakterlerin derinliği ve rekabetiyle daha ilgi çekici hale geliyor.
Ceza hukuku profesörü Roberto Bermudez’in kitabı yeni çıkmıştır. Sekiz haftalık seminerine katılmak için gelenler arasındaki Gonzalo’nun ebeveynleriyle geçmişte dostluk etmiştir. Gonzalo, hocasıyla adalet kavramı üzerine tartışır. “Bir kelebek öldürsem kimse aldırmaz ama bu kelebek bir milyonerin koleksiyonundaysa suç olur!” der. Derste oldukları bir akşam otoparkta, pencereden görebilecekleri bir yerde bir kadın cesedi bulunur. Boğularak öldürülmüştür ama boynunda kelebek şeklindeki kolyenin zincirinin izi kalmamıştır. Roberto, bu cinayeti Gonzalo’nun işlediğinden kuşkulanır. Cinayet davasını yakından takip edip Gonzalo’nun profilini çıkarmaya başlar. İşin içine öldürülen garson kızın kızkardeşi Laura da girer...
Roberto kuşkusunda haklı mıdır yoksa vaktiyle Gonzalo’nun annesiyle bir ilişkisi olduğundan kuşkulanıldığı için olayı saplantı haline mi getirmiştir? Laura, ikisinde de arzu uyandırıp bir rekabet unsuru olunca filmin Freudyen alt metnini daha net görmeye başlarız... Biraz daha etraflıca düşününce bunun bir ‘kadın cinayeti’ olduğunu, iki erkek hukukçunun iktidar/ idrar yarışı üzerinden politik yanını da fark edebiliriz...
İNCE VE CAZİBELİ
Bir romandan uyarlanan Cinayet Tezi, bize meseleyi Roberto’nun bakış açısından gösterir, her ipucunu Gonzalo’nun aleyhine değerlendirmesini vurgularken bir aralık kapı da bırakıyor. Roberto’nun hala sabahın üçünde aradığı, en güvendiği kişi olan eski karısı, terapist Monica bile onun yaklaşımını yüzde yüz inandırıcı bulmuyor...
Gonzalo’nun Picasso’nun Çarmıha Gerilme/ Crucifixion tablosuna getirdiği, kabaca ‘herkesin kurban olduğu’ yorumu kuşkularımızı onun üzerinde yoğunlaştırırken, Roberto’nun öldürülen kızın Gonzalo’nun annesine benzerliğini fark etmesi ve ona ilgi duyması da Roberto’ya güvenimizi sarsıyor. “Katil kim?” sorusunun yanıtı biraz daha belirlenirken profesörün acılı kız kardeşi hiç acımadan yem olarak ortaya atması adaletin tecellisi konusundaki argümana boyut katıyor.
Yönetmen Hernan Goldfrid henüz ikinci filmine imza atan bir yönetmen ama piyasada piştiğini belli eden profesyonel bir tarza sahip. Elindeki senaryo elverse de fazla teoriye girmekten kaçınıp filmin adaletten ayrılığa dek bütün temalarını birkaç hoş cümleyle geçiştirmekle yetinmiş. Kalan boşlukları tamamlamak için de elindeki en iyi görsel malzemeyi, yani Roberto’yu canlandıran başrol oyuncusu Ricardo Darin’i kullanmış.
Filmin açılış sahnesinde perişan bir şekilde gördüğümüz Darin, aynı sahneye varana dek geçen uzun geri dönüş boyunca Roberto’nun karizmasını, çelişkilerini, kendine güvenli ve kuşkulu hallerini her zamanki ustalığıyla canlandırıyor. Arjantin sinemasının dünya çapındaki ünlü aktörü deneyimiyle, inceliğiyle ve cazibesiyle Cinayet Tezi’ni izlemek için ilginç konunun yanı sıra başlıca neden olarak karşımızda duruyor.