Hamas, 7 Ekim'de gerçekleştirdiği taarruzla işgalci İsrail'e dair efsaneleri yerle bir etti.
Askeri ve istihbarat alanında işgalci İsrail'e atfedilen 'en'lerin yerini alaycı ifadeler aldı. Hamas, 7 Ekim sabahı, İsrail'i de aşan bir üne sahip MOSSAD istihbarat servisini uyurken bastı.
Sahip olduğu 'en' güvenilir hava savunma sistemi meğer 'en' güvenilir değilmiş.
Sahip olduğu 'en' iyi istihbarat servisi meğer 'en' iyi istihbarat servisi değilmiş.
İşgalci İsrail büyük bir rezillik yaşıyor.
Bunun intikamını da kundaktaki bebeklere füze atarak alıyor!
İşgalci İsrail'in, Gazze'ye karadan asker sokma denemeleri Hamas tarafından, işgalciye ağır kayıplar verdirilerek akamete uğratılıyor. ABD sadece silah değil kurmay subaylarla da İsrail'e yardımcı oluyor.
İşgalci İsrail'e, ABD ve Avrupa devletlerinin desteği tam. Avrupa'da, İsrail'i eleştirmek suç. Hatta Filistin'e dair küçük bir obje taşımak veya Filistin bayrağı açmak terör suçu sayılıyor.
Bu ahval içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki partisinin grup konuşmasında Hamas'ın terör örgütü olmadığını söyledi. Başkan Erdoğan, Hamas'ı şu sözlerle tanımladı: "Ey İsrail, sen bir örgüt olabilirsin çünkü Batı'nın sana borcu çok. Ama Türkiye'nin sana borcu yok. Batı, Hamas'ı bir terör örgütü olarak görüyor. Hamas bir terör örgütü değil, topraklarını korumaya çalışan bir kurtuluş ve mücahidler grubudur".
Erdoğan'ın, Hamas hakkında, "topraklarını korumaya çalışan bir kurtuluş ve mücahidler grubudur" demesi bir hakikati dile getirmektir. Bu hakikatin bir devlet başkanı tarafından ifade edilmesinin de ayrı bir ehemmiyeti var.
Başkan Erdoğan'ın mezkûr açıklamasının ardından işgalci İsrail'in şu an başında bulunan Netanyahu ağzındaki baklayı çıkardı: "Artık tek bir amaç için bir araya gelmenin zamanıdır; zafere ulaşmak için hızla ilerlemek. Ortak gücümüz ile haklılığımıza ve Yahudi halkının ebediliğine olan derin inancımızla Hamas'a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz. 'Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık. Surlarına kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin'(Yeşaya 60:18)."
Netanyahu'nun bahsettiği Yeşaya kehaneti, Yahudilerin kendilerine vadedilmiş toprak olarak kabul ettikleri Nil'den Fırat'a kadar topraklara hakim olmak. Arz-ı Mev'ud olarak bilinen bu toprakların bir bölümünde Türkiye'nin güneydoğu bölgesi de yer alıyor!
Çocukken bizlere Arz-ı Mev'ud anlatıldığında hayal gibi ve olması imkansız olarak gördüğümüz hadise Siyonistler tarafından dillendirilmeye başlandı. Dillendirmekten öte fiiliyata dökme arefesindeler.
Başkan Erdoğan'ın, Hamas hakkındaki sözlerini eleştiren içimizdeki bazı unsurlar nedense Netanyahu'nun, Yeşaya kehanetinden bahsetmesini duymamazlıktan geldiler!
Bizim kehanetlerle işimiz olmaz. Bizim hakikatlerimiz var ve biliyoruz ki, Arz-ı Mev'ud hayali kuranlar Nil ile Fırat arasında helak olacaklar. Ömrü olan görür!..