Gençken Urfa’dan İstanbul’a geliyor, Eminönü’nde bir metrekarelik büfesinde kebap satmaya başlıyor. Turistlerin ve cemiyetin ünlü isimlerinin onu keşfetmesiyle büyüyen Hamdi Restaurant’ın sahibi Hamdi Arpacı etin günlük, kebabın mevsiminde tüketilmesi gerektiğini söylüyor. Şu sıralar mevsim güzeli sarımsaklı kebap.
Pera’dan Haliç’e bakıyoruz. Batmakta olan güneş, uzaktaki muhteşem Süleymaniye Camii’nin minarelerinde parlıyor. Ne kadar uğraşırsak bozamadığımız muhteşem bir kentin silüetinde, gözlerimiz ve midemiz bayram ediyor. Her biri sanat eseri gibi gelen tabakları fotoğraflarken ‘kebabın kralı’ olarak kabul edilen Hamdi Arpacı, kendi elleriyle sardığı sarımsaklı kebabı ikram ediyor ve “Kebap mevsiminde yenir” diyor. Kulaklarıma inanamıyorum. Ben ki bu söz, bu felsefe uğruna kitap yazmışım. İşte üstat söylüyor, kebabın da mevsimi varmış!
Arpacı, kendine özgü Urfa şivesiyle film senaryosunu andıran hayatını anlatıyor. İstanbul’a ilk geldiği günlerde taksicilikle başlayan sonrasında onu zirveye taşıyan kebapçılık öyküsünü masaya biri gelip diğeri giden enfes mezeler ve yemekler eşliğinde dinliyorum. 1958’de Urfa’dan İstanbul’a gelen Hamdi Arpacı, kurukahvecide çalıştı ardından taksi şoförlüğü yaptı, kardeşlerine yardım etti, hep çalıştı ama mutsuzdu. 11 senenin sonunda öyle mutsuzdu ki gecenin bir yarısı “Acaba ne olur?” diye düşünmeden, Eminönü’nde dolmuş duraklarının ortasına bir metrekarelik büfe için kazmayı vurdu ve en iyi bildiği işi yapmaya karar vererek ertesi sabah kebap satmaya başladı. Bir yılın sonunda talep öyle artmıştı ki yetişebilmek için dükkanda beş kişi çalışıyorlardı. İzinler alındı, dükkan 15 metrekareye büyütüldü, beşinci senenin sonunda elemanlar daha da artmış dükkan iki katı büyümüştü ama yetmiyordu.
Fıstıklı döneri meşhur
Yabancı turistler onu çoktan keşfetmişti, cemiyetin en popüler isimleri geliyordu dükkanına. Eminönü’nde bugün hala ayakta duran altı katlı binaya geçmesi de uzun sürmedi. İşte o gün bugündür kebabın usta ismi Hamdi Arpacı, lezzetli yemekler için iyi malzemeden ödün vermiyor ve herkesi uyarıyor: “İki kuruş kazanacak diye kebap yapmayı bilmeyen sahtekarlardan uzak durun.” Arpacı “Etin kilosu belli. Ucuz kebabın içinde et değil sahtekarlık olur. Ben Tekirdağ kuzusu kullanırım, kokusu eline bile bulaşmaz. Hangi bölgede yaşıyorsan o bölgenin hayvanını tüketeceksin yoksa sağlığına yaramaz” diyor ve ekliyor: “Çok usta yetiştirdim ama dükkana her giren kendine ustalık sıfatını yakıştırmasın. Ustalık öyle iki ay çalışmakla olmaz. İstanbul’da iyi kebap ustası sayısı gerçekten az.”
Mısır Çarşısı yakınındaki yerine çok gittim. Hatta tam şu aralar orada fıstıklı döner de var. Mevsimi bitmeden herkese öneririm. Lahmacunu, baklavası gerçekten on numara! Yeni şubelerinin havası ise bambaşka ama lezzet orada da aynı. Manzara şahane, yemekler efsane. Kebap seviyorsanız artık yolunuz Şişli’den mi, Pera’dan mı yoksa Eminönü’nden mi geçer bilemem ama özellikle mevsim güzeli sarımsaklı kebabı sakın kaçırmayın!
ETİ SAKIN BUZLUĞA KOYMAYIN
- İlk, Urfa kebabı satmış.
- Adana kebap sertifikasını kişisel çabalarıyla resmi olarak iptal ettirdi.
- KEBABIN merkezinin Urfa-Bilecik olduğunu iddia ediyor. Güçlü bir savı var; 1823’te bir Fransız bilim adamının Bilecik’te taş balta bulması.
- EMİNÖNÜ’NDEKİ altı katlı binada bugün 135 personelle hizmet veriyor.
- PATLICANI ‘canın balı’ olarak adlandırıyor: “Doktorlar hiçbir vitamini olmadığını söylüyor ama vücuttan çıkana kadar sünger gibi tüm sindirim sistemini temizliyor.”
- ETİN mutlaka günlük tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Ona göre et evde buzluğa konmamalı.
- BİR dönerin maksimum dört saat içinde tüketilmesi gerektiğini söylüyor.
- ONUN için sofranın olmazsa olmazı soğan!
- EN sevdiği kebapçı Kaşıbeyaz.
YEME-İÇME DÜNYASINA DAİR HER ŞEY
GÜNEŞİN DEĞDİĞİ MEYVE SUYU
GÜNEŞİN bereketiyle olgunlaşan meyvelerden hazırlanan Zumosol meyve suları şimdi Türkiye’de! İspanyolca ‘güneş suyu’ anlamına gelen Zumosol’un her şişesinin üzerinde kaç kilo meyve kullanıldığına dair bilgi yer alıyor. Markanın lezzetleri arasında her biri taze sıkma olan portakal, elma, ananas ve mango suyu bulunuyor.
DOĞAL YAŞAM ÇİZGİSİ
‘DOĞAL yaşam çizgisi’ sloganıyla hizmet veren Raya Organik, Türkiye’nin organik sertifikalı bahçelerinde yetiştirilen kahvaltılıklar, salça ve soslar, bakliyatlar, tavuk ve yumurta ürünleri, mevsiminde meyve ve sebzeler başta olmak üzere 100’e yakın ürün çeşidine sahip.