Çözüm süreciyle birlikte silahlar susunca görev BDP’li siyasetçilere düştü galiba. Ortalığı germek üzere “sözlü terör”e yöneldiler. Diyarbakır’ın BDP’li belediye başkanı göreve gelir gelmez “bölgede çıkarılan petrolden pay” istemişti. Kürtlere ait zengin yeraltı kaynaklarının TC tarafından sömürüldüğü şeklindeki aptalca iddiayı gündeme getirerek... Bölgenin genel bütçeye katkısının bölgeye yapılan devlet harcamalarının yanında devede kulak olduğunu bilmeden veya bilmez görünerek...
Ağrı’da belediye başkanı seçilen BDP’li siyasetçi de ayağının tozuyla ortalığı karıştıracak bir açıklama yapmaktan geri durmadı. Nasıl olsa kimlik söylemleriyle insanları ajite ederek oy aldığından ve belediye başkanı seçildiği şehrin ahalisine somut bir hizmet taahhüt etmediğinden bildiği işe, yani ajitasyona devam ediyor. Tek derdi kendi kitlesini ajite etmek olduğu için de konuştuğu konu hakkında en ufak bir malumata sahip olmaya gerek duymuyor.
Beyefendi belediye başkanı olduğu şehirdeki bazı isimleri değiştirerek hizmete başlayacakmış. Bu çerçevede ilk aklına gelen isim de Kazım Karabekir’miş. Zira Karabekir“katliamcı”ymış. 1915’de Ermenilerin katledilmesinde payı varmış...
Ermeniler Kazım Karabekir’i hiç sevmezler. Ama Paşa’nın 1915 olaylarında rolü olduğunu söyleyenine de ben bugüne kadar rastlamamıştım. Ne de olsa Karabekir 1915 olayları esnasında Çanakkale’deydi!
Ermenilerin Karabekir’den hoşlanmayışları 1918-1920 arasındaki dönemde Doğu Anadolu’daki görevleri sırasında kazandığı askeri başarılar yüzündendir. Çünkü Kâzım Karabekir’in komutası altındaki birlikler Erzurum, Kars ve Ağrı gibi illeri Ermeni işgalinden kurtarmıştır.
Dolayısıyla Ermeniler kendileri açısından haklı olarak sevmeseler de Kazım Karabekir ismine karşı başta Kürtler olmak üzere Doğu illerimizin ahalisinin tamamında büyük bir sevgi ve saygı vardır. Hatta Kürtlerin kahramanıdır Karabekir. Çünkü Paşa’nın komutasında gerçekleşen askeri girişimler olmasaydı bugün bu bölgede tek bir Müslüman’ın bile kalmayacağının delili o gün Ermenilerin eline geçen yerlerde yaşananlardır.
Dolayısıyla Ağrılı Kürtler de kendilerini insan kasabı Andranik gibilerin elinden kurtaran ordunun komutanına karşı derin bir sevgi duyarlar. Belediye başkanı belki de kendisi Ağrılı olmadığı için bunu bilmiyor olabilir ama benim tanıdığım gerek Kürt gerekse Türkmen kökenli Ağrılıların tamamı Karabekir’in adını daima sevgiyle ve saygıyla anan kişilerdir.
Yine belediye başkanı bilmese de veya bilmezden gelse de Ağrılılar şehirlerindeki bir mahalleye, bazı sokaklara ve okullara neden Kazım Karabekir’in isminin verilmiş olduğunu gayet iyi biliyorlar.
Haddizatında bu isim verme işi Ankara’nın talimatıyla falan değil, o bölgenin seçilmiş belediye yönetimlerinin aldığı kararlarla gerçekleşti. Ağrı nüfusunun çoğunluğunu Kürt vatandaşlarımız oluşturduğuna göre bu kararı Kürtler verdi demektir. Çünkü Kürtlerin ortak hafızasında Kazım Karabekir’in yeri diğer ortak milli değerlerimizin yanı başındadır.
Dolayısıyla şimdi Kürtlerin üzerine titredikleri bir isim üzerinden başlatılmak istenen politik ajitasyonun ters tepeceğini, milletin ortak değerlerini hedef alan bu girişimin duvara toslayacağını ümit edebiliriz.