İki gün sonra seçim var.
Seçime, kazanmak için girilir.
Partilere bakınca, hangilerinin kazanma iddiası var?
İsimlerini söylemeyeyim, genel seçimlerde "yüzde 1'lik" diye tabir edilen partilerden hiçbirinin şehirlerde, büyük şehirlerde belediye başkanlığı kazanma ihtimali yok.
İsimlerini vermeyeyim, bu partilerin seçmenleri; dünya görüşü, milliyetçi/vatansever kimlikleri ile CHP ve DEM karşısında, AK Parti ve MHP adaylarının kazanmasını isterler.
Ne var ki, bu seçmenler; belediyelerde daha iyi hizmet edecek ismi tercih etmek yerine, particilik mülâhazası ve parti liderlerinin iddialı duruşları ile kendi adaylarına yönelmeyi düşünüyorlar.
Gönüllerindeki sıkıntı şu: Kendi partilerinin adaylarının kazanma ihtimali yok. Hiç yok.
Onları ikna için deniyor ki; "Erdoğan'a/AK Parti'ye bir ders vermek lâzım. Sarı kart göstermek lazım..."
İyi de AK Parti adaylarına gitmeyen oy, kendi partilerinin adayını kazandırmıyor.
Ya ne oluyor?
CHP'nin işine yarıyor. İsimlerini vermeyeyim; evet, bu partilerin kazanma ihtimali yok ama AK Parti'ye kaybettirme ihtimali var...
Kazanma ihtimalleri hiç yok, kaybettirme ihtimalleri var.
Yazık değil mi?
Milliyetçi, muhafazakâr, makul insanların; bir inat uğruna, CHP'ye dolaylı olarak oy vermeleri vicdanları sızlatmaz mı?
O CHP ki, talimatları Kandil baronlarından/ağalarından gelen, hükmü şahsiyeti olmayan, PKK'nın partisi DEM ile gizli aşikâr işbirliği yapıyor.
Belediye meclislerinde seçilecek yerlerden bunlara kontenjan veriliyor...
CHP, bölücüleri öyle şımarttı ki bebek katili PKK elebaşının posterleri, PKK bezleri, seçim meydanlarında milletimizin nasırına basa basa boy gösteriyor.
Seçim öncesinde bu provokasyonları yapanlar, seçimlerden sonra ne yapmaz?
AK Parti'nin bazı icraatlarına öfkelenip kızgınlıkla bölücülerle iş tutan CHP'nin değirmenine su taşınır mı?
DEM Parti ne istiyor?
Dem Parti, hiç de gizlemeden "Kürdistan" devleti kurma hayalinin peşinde. Onun için de önce Suriye ve Irak sınırlarımızda bir terör devleti kurulmasına sahip çıkıyor. Bu terör devletini en çok isteyen de Amerika...
Kandil ABD'nin kontrolünde, DEM Parti de Kandil'in kontrolünde.
DEM'le işbirliği yapan CHP kimin kontrolünde?
DEM Parti'liler seçim çalışmaları sırasında açıkça, "Türkiye tarafı-Kürdistan tarafı" diye konuştular/konuşuyorlar.
PKK'ya, hiçbir zaman terör örgütü demediler. Dağlardaki teröristlere, Kandil'deki elebaşlarına isim isim sayarak meydanlardan selam gönderdiler.
Vatan toprağımızın bölünmesi, parçalanması için ABD'den, Batı Haçlı merkezlerinden destek alıyorlar.
CHP, DEM'in bu gerçek yüzünü örtmek için kırk takla atıyor. Onları meşrulaştırmak için kırk dereden su getiriyor.
Maalesef Anayasa Mahkemesi de AİHM'nin kararlarına/içtihatlarına rağmen, bütün delillere rağmen bu partileri kapatmadığı için CHP'nin eline malzeme veriyor.
CHP, terörün partisi ile DEM'lenerek milli güvenlik meselesi haline geldi.
CHP, İstanbul ve Ankara'yı alarak iyice raydan çıkacak. Türkiye'yi önce siyasî kaosa, sonra da yönetim krizine sürükleyecek.
Cumhur İttifakı, İstanbul ve Ankara'yı kaybederse, yabancı basın ve şer odaklarının algı operasyonu başlayacak. Türkiye'de iktidarın halk desteğini kaybettiğini, muhalefetin, 14 ve 28 Mayıs'ın rövanşını aldığını, Türkiye'nin yönetilemez hale geleceğini bağırıp duracaklar.
Hedefleri Türkiye'yi erken seçime zorlamak olacak.
Evet, başta İstanbul ve Ankara'daki seçimler olmak üzere 31 Mart seçimleri; belediye başkanları, il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerini seçmenin ötesinde, Türkiye'nin huzur ve istikrarının devamı için çok önemli.
Öfke ile kalkan zararla oturur.
Keskin sirkenin zararı küpünedir...
Biz hissiyatımızı yazmış olduk.
İnandığımı da söyleyeyim: Aziz milletimizin engin sağduyusu ve feraseti yine galip gelecektir.
14 Mayıs ve 28 Mayıs'taki zaferler gibi...