Fenerbahçe'nin Alanyaspor'la berabere kalıp, lider Galatasaray'ın iki puan gerisine düşmesinin ardından Fenerbahçe camiasının güçlü bir türbülansa doğru çekildiğini görüyorum. Haftalardır yazıyorum. Ancak bir tek ben yazdığım için fark edilmemiş olsa da göz göre göre geldi bu günler. Eğer yazdıklarım biraz olsun dikkate alınsa, gerekli tedbirler yönetim tarafından alınsaydı bugünler yaşanmazdı. İhtimal vermiyorum ama başkan ve yönetim, yanlış yapmaktaki ısrarlarını sürdürmeye devam ederlerse tarihin en kolay ulaşılabilecek şampiyonluğu da elden kaçacak gibi. Yılbaşından sonra tam da işler iyi giderken, ortada da fol yok yumurta yokken, seçime 6 ay süre kala camia bir anda Haziran ayında yapılacak seçime odaklandırıldı. Bunu da bizzat Ali Koç yaptı. Üzerindeki parlak kaplama tel tel dökülen Sadettin Saran, başkan adayı olarak satranç oyununa sürüldü. Amaç Aziz Yıldırım'ı satranç oyuna sokmak ve piyonlarla onu savaş alanına çekmekti. Bu kadar basit aslında. Ali Koç tarafından taht oyunu oynanıyor. Ali Koç, Fenerbahçe ister şampiyon olsun ister olmasın isterse holding yönetimsiz kalsın, başkan adayı olacak. Sadettin Saran çekilecek.
Bu oyuna gelmeyen, saçlarını değirmende değil, kulüpçülükte ağartmış olan Aziz Yıldırım böylesine acemice kurulan oyuna gelmedi. Netice olarak Aziz Yıldırım başta olmak üzere eski tüfek yöneticiler camiaya "sükûnet" çağrısında bulundular. Başkanlık seçimine daha çok gün var. Şampiyonluk hedefine odaklanın dediler. Dediler de tecrübenin söylettiği bu sözler, Ali Koç ve yönetimde bir karşılık bulmadı. Divan Kurulunda, Ali Koç, "Seçim Fenerbahçe'nin menfaatine olan bir şeydir, şampiyonluk yarışını etkilemez" dedi ve çıktı işin içinden. Bu söylem tabii ki gerçekçi değil. Geçmişte de gerçekçi değildi, bugün de. Fenerbahçe'nin tüm kulislerinde, kulübün odalarında, Samandıra'nın koridorlarında seçim konuşuluyor artık. Kulüp çalışanları, futbolcular dâhil çaycısından, başkan baş danışmanına kadar olası başkanlara göre pozisyon alma telaşındalar. Herkes birileriyle konuşmanın, bağlılığını ifade edebilmenin peşinde. İkili, üçlü oynayan mı ararsın, hepsi var. Bu kaotik ortamın üstüne bir de Nisan ayında yapılacak Divan Kurulu Başkanlığı seçimi için topa girenler ortaya çıkınca Fenerbahçe Kulübü'nün içi tam anlamıyla aşureye döndü. Divan Kurulu Başkan adayları, bir tane fazla oy alabilmek için çarşı, pazar geziyorlar. Kimsenin sahadaki maç ile mücadeleyle bir alakası kalmadı. Maç oynanırken kulisler yapılıyor, telefonlarda WhatsApp trafiği oluyor. Oysaki şampiyonluk yarışındaki rakip Galatasaray'ın da Haziran ayında seçimi var. Onlar seçimi ağızlarına dahi almıyorlar. Şampiyonluk yarışına odaklanmışlar, tek vücut olmuşlar, birlikte şampiyonluk mücadelesi veriyorlar.
TRİBÜN CEPHESİ
Gelelim tribünlere. Altı yıl önce Ali Koç tarafından dizaynına başlanan Fenerbahçe tribünlerinin hali ortada. Tribünlerde bir avuç emekçi tribüncü kalmış. Tribünlerin güçlü grupları, Ali Koç'a yakınlıklarına göre değer sahibi. Ali Koç, güç zehirlenmesine girdiğinde, 1907 dışında hiçbir dernek ve grubu tanımıyor. Tribünlerin yeni profili, önceliği maç günü yeme içme olan, maç saati tribüne giden, takımı teşvik etmekten çok kulübün sosyal medya hesapları üzerinden oluşturduğu algılara kapılmaya elverişli kişilerden oluşuyor. Ali Koç önderliğinde yapılan, kontrollü sosyal medya hesapları üzerinden yayılan; İsmail Kartal tarihin en başarılı hocası, takım tarihin en iyisi, en güçlüsü şeklindeki iletişime inanan taraftarlar ancak Alanyaspor maçı sonrasında İsmail Hoca'nın ve takımın defolarını görebiliyor. İnşallah geç kalınmamıştır.
BİTMEYEN MAĞDURİYET
"Ben Fenerbahçe'nin başında başkan olduğum sürece Fenerbahçe'yi şampiyon yapmayacaklar" diyen Ali Koç, dünkü maçtaki lehine hakem hataları sonrasında camiaya anlatacak başka bir hikâye bulmalı. Zaten en başında sorunlu olduğunu söylediğimiz bu sözler, rakip Galatasaray tarafından fena şekilde kullanılıyor. Ali Koç emekli başkan olarak tiye alınıp, hakem hataları sonucunda şampiyon olarak emeklilik ikramiyesi almaya çalışan kişi olarak tanımlanıyor. Bu söylem, başta takımlarını karşılıksız destekleyen taraftarlar olmak üzere, takıma ve teknik ekibe yapılmış bir haksızlık. Ya şampiyonluk kazanılırsa bu şampiyonluğun anlamı emeklilik ikramiyesi mi olacak? Bu şampiyonluk Ali Koç'un emeklilik ikramiyesi olarak mı hatırlanacak? Umarım, takım da teknik ekip de rakip gibi Ali Koç'un emekli hayatına geçiş aşamasında olduğunu düşünmüyordur. Eğer onlar da düşünüyorlarsa, eyvah ki eyvah.
Gerek Ali Koç'un gerekse Sadettin Saran'ın çocukluk hayaliymiş Fenerbahçe Başkanlığı. Gerçekten de Fenerbahçe camiası çok romantik. Bu sözlerden etkileniyorlar sanırım. Camia etkileniyor ki art arda benzer çocukluk hayallerini açıklıyor Koç ve Saran. Başka camialarda çocukların rüyası tuttuğu takımın formasına sahip olmak, takımda futbolcu sporcu olmak, maça gitmek, futbolcularla tanışmak, onlardan imza almak. Fenerbahçe camiasında çocukların hayali başkan olmak!
Başkanlık hayali kurmak sıradan hale gelmiş bildiğiniz! Herkesin çocukluk rüyası olan başkanlık çocukça bakınca çok kolay görülüyor herhalde. Bu insanlar hiç mi büyümüyorlar, hep mi çocuk kalıyorlar diye düşünmüyor da değilim. İçinden vizyon taşan, dünyanın en büyük kulüpleri ile ilişkileri olan, hayal ettiği Fenerbahçe'yi normal zekaya sahip Fenerbahçelilerin anlayamadığı, Kalamış'tan güneşi doğuran Ali Koç'un altı yıllık başkanlığının bir özeti aslında bugün yaşananlar. Çocukluk hayali!
SUÇ HEP BAŞKALARINDA
"Başkan çok başarılı, yönetim zayıf. Başkan da artık başkanlığı öğrendi, artık sefasını sürer. Bu yıl yapılan transferler çok çok iyi, Başkan tam bir transfer sihirbazı. Aslında Başkan 6 yıldır başarılı ama Başkanın şampiyon olmasını istemiyorlar. Federasyon, MHK, GSGM, Spor Toto, Suudi Arabistan, herkes ama herkes Fenerbahçe'ye karşı." Her gün sosyal medyada duymaya alıştığımız bu sözler aslında kurumsal iletişim vasıtasıyla koordine edilen iletişim araçları ile yayılan kontrollü bir PR çalışması. Arkadaşlar, Ali Koç'un ve Sadettin Saran'ın çocukluk rüyası olan Başkanlık olgun insanlar için tam olarak; sorunlar ile baş etmek, camiayı bir hedefe yöneltebilmek ve ortaya çıkan sorunları birlikte aşmak demek. Sizler başkanlık hayalini servetinizin doğal bir sonucu olarak çocukken görebilirsiniz ancak başkanlık doğal yollardan gelişmiyor. Yaşanmışlık, tecrübe, yönetme becerisi gerektiriyor. Şikâyet ettiğiniz konular, aslında sizin yetersiz olduğunuz, çözüm üretemediğiniz, aşamadığınız konular. Bunlar sizin önünüze engel olarak konmadılar.
Hep vardılar.
Aynı yerdeydiler.
Sizden öncekiler zamanında da vardılar.
Sizden öncekiler de bunlarla mücadele ettiler.
Başarılı olanlar, yani başkanlık yapabilenler devam etti. Başarısız olanlar ise gitti.
Gerçek bu.