“Kayyım” teknik anlamda hukuksal bir kavram.
Herhangi bir nedenle, esas sahiplerinin yerine atanmış ve söz konusu malı, şirketi belirlenen ölçülerde yöneten geçici sorumlu yönetici anlamına geliyor.
Ülkemiz kayyımlar açından çok bereketli.
Böyle giderse belli bir oranda şirketlerin yönetimi kayyımlar aracalığıyla yürütülecek.
Tabii bunun sosyolojik, felsefi, ekonomik hatta politik sebepleri var.
Ülkemiz sanayi devrimi yaşamadan bir iş dünyası kurmuş bu nedenle büyük çaplı kurumsal şirketler konusunda hala yeterince tecrübeye sahip değil.
İş konusunda, dünya malının ekonomiye kazandırılması meselesi zihinsel olarak netleştirilebilmiş değil.
Dünyanın geçiciliği,”bir lokma bir hırka” anlayışı bile hala etkinliğini koruyan bir felsefe.
İş dünyasında bazı kurnazlarında uyguladığı bir yöntem kayyım atanması meselesi.
Piyasaya zarar veren şirket ve sahipleri bundan kurtulmak için alıyorlar mahkemeden iflas erteleme kararlarını ve atIyorlar şirkete bir kayyım.
Piyasa toz duman. Alacaklı alacağını alamıyor. Kayyım gereğini yapamıyor. Uzun bir hastalık geçiren ölü adayı gibi bir çok şirket.
Ama bu yazının asıl konusu bir takım politik ve ekonomik nedenlerle el konulmuş şirketler var.
Biliyorsunuz bundan 15-20 yıl önce Egebank başta olmak üzere bir çok banka ve şirketlere el konuldu ve kayyıma devredildi. Süreç daha çok bankacılık yasasına aykırı davranarak yolsuzluk yapılmasıydı.
Millet daha sonra neler olduğundan haberdar değil. Şirketler bankalar nasıl tasfiye edildi. Milletin zararı karşılandı mı?
Gerçi TMSF bir zamanlar iyi çalıştı ama yine de şeffaf bir izahatı milletimiz hak ediyor.
Şimdi daha çok siyaset sosyolojisinin alanına giren el koymalar ve kayyım atamaları var.
Bildiğiniz üzere cemaat-hizmet adı altında örgütlenmiş paralel yapı ile mücadele kapsamında bazı şirketlere devlet yargı eliyle kayyımlar atamakta.
Bunlardan en önemlisi İpek Holding olayıdır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürütmüş olduğu soruşturma kapsamında, mahkeme İpek Koza'ya kayyım atadı.
Bir kaç aydır kayyımların yönetiminde hayatını sürdüren İpek Koza ile ilgili paralel yapı medyası ve aile sürekli yayın yapmakta.
Haksızlığa uğradık. Hukuksuzluk var vs.
Diğer yandan kayyım yönetiminin,yapması gerekenlerle ilgili, soruşturmanın akibeti ile ilgili de neler olup bittiğine dair dedikodular dolaşıyor ortalıkta.
Bu gidişle İpek Koza'nın iadesinin mümkün olacağı, dellilere ulaşmada yetersiz davranıldığı, kayyımların bir kısmının gerekli inisiyatifleri almadığı, bireysel çıkarların korunduğuna dair sözler. İyi işler değil bunlar.
Bu yapı milletin burs adı altında himmet adı altında verdikleriyle ve haksız operasyonlarla elde ettikleriyle milli serveti kullanmıştır. Bu milli servet tekrar milletin malı olsun, yetimin hakkı korunsun diye çalışılması gerekirken aksi tutumun hesabının yine milletçe sorulacağı unutulmamalıdır.
Bu nedenle iyi niyetli uyarılarımızın dikkate alınacağı ve somut bilgilerimizin unutulmasına sebep olur diye temenni etmekteyim.
Yoksa kayyımlara kayyım atamak zorunluluğu doğacaktır.
Bir kısım kayyımlardan da gerçekten Allah razı olsun.
Ha unutmadan ebedi olan, kayyum olan Allahtır.
“Maybach” meğer arabaymış yeni öğrendim.
Kayyımlar bizzat geçicidirler adı üstünde.