Fenerbahçe zorlu Galatasaray deplasmanından sonra beklediği galibiyete ulaşamayınca, ezeli rakibi ile arasındaki 8 puanlık fark değişmedi. Sezonun neredeyse yarısına yaklaşan bir sürede Fenerbahçe aradaki puan farkını nasıl kapatacak, olağanüstü merak konusu oldu! Sarı-Lacivertliler’in takım şablonuna bakacak olursak, sezon başında yapılmış olan transferlerden Valbuena’nın dışında beklenen düzeydeki futbolcuları izleyemez olduk.
Soldado denilen bir oyuncunun nasıl bir performans sergileyeceğini, nasıl goller atacağını hala beklemekteyiz. İspanyol golcüde geldiğinden bu yana “tık” yok. Giuliano için de çok farklı bir şey söyleyemeyiz.
Fenerbahçe’de Valbuena tek başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama nereye kadar?
Ozan Tufan’ın 1.5 maçlık performansından sonra futbol kamuoyu onun için öylesine abartılı övgüler sundu ki, milli futbolcuyu yere göğe sığdıramaz oldu. Bana göre hiç de öyle değil. Daha onun koşacağı çok yol var. Böyle bir iki maçta attığı gollerle takımın ‘force model’ futbolcusu olmak hiç de kolay değil.
***
Fenerbahçe savunması zaman zaman rakip takımlara pozisyonları ikram eder durumda. Sarı-Lacivertliler’in file bekçisi Kameni ise kalesine yerleşmiş, Volkan Demirel’den teslim almış gözüküyor. Biraz Isla biraz da Nabil Dirar var. Onun dışında hala beklenen Fenerbahçe yok.
Şimdi Kanarya kendi sahasında Kayserispor ile karşı karşıya gelecek. Kayserispor kolay yutulur lokma değil. Takım halinde iyi futbol sergilemeye çalışıyorlar. Çabuk futbol oynuyorlar, hücumda çoğalırken rakiplerine kolay goller de atmaya çalışıyorlar. Eğer Fenerbahçe, Kayserispor maçını ciddiye almazsa, kendi evinde kendi seyircisi önünde oynamış olsa bile işi kolay olmayacak gibi...
Kısacası teknik direktör Aykut Kocaman takımına olan güvenini belirtirken, Kayserispor maçı Fenerbahçe’nin geleceği için dönüm noktası olabilir. Onun için Aykut Kocaman’a, “kocaman, kocaman” dikkat diyorum.