Her takımın sahaya çıktığında kazanma hedefi vardır, ama lig yarışında amaçlanan yere vardığınızda bu maç kazanma arzusu biraz törpülenir. Beşiktaş ligi üçüncü bitirmek gibi, bence ‘umduğunun üstünde’ bir yerde, ancak verimiyle, alın teri ile hak ettiği bir basamakta tamamladı ligi. Beşiktaş ligin ortalamasında, Kayserispor ligin ikinci yarısında üstün verimlilik gösterdi. Kayseri, ilk yarıyı 19 puanla 15. bitirmişti, ama ligin ikinci yarısında, Fenerbahçe’nin ilk yarıda topladığı (27) puanlardan fazlasını 16 maçta (30) üretmişti. Alacakları bir puanla bile ligi bir basamak daha yukarıda bitirme olanakları vardı. Ve dün yılgınlık, yorgunluk gösterebilir, işini şişirebilirdi. Kimse de onları suçlamazdı. Ama maça asılan, özgüvenli, dipdiri bir takımdı. Demek ki taban değeri artık buydu. Gelecek ligde bu takımın yapacağı çok şey var.
Beşiktaş gene eksiklerle doluydu. Zaten Samet Aybaba gönlünce bir takımla hiç oynayamadı bu yıl. Ancak Beşiktaş’ta da artık sıralama için bir getirisi olmayan ligin son maçında takımca bir boş vericilik görmedik. Ve takımca savunma yapmaya özen gösterdiler. Sol kenar adamları değişikti ama oradan hücum yeme sorunu gene çözülmemişti. Gökhan oynamadığı sürede konsantrasyonunu yitirmişti. Yer kaybederek, adam kaçırarak, hücuma çıkma zamanlamasında hatalar yaparak oynadı. Önündeki Erkan, hızı ile dikkat çekti ama o da topu kullanmada kararsızlıklar çekiyor. Düşünme hızı ve uygulama becerisi düşük.
Maçın ilk bölümünün çoğunluğunda oyun yapısını yönlendiren Kayserispor’du, ikinci yarıda sazı eline alan, daha istekli oynayan Beşiktaş’tı. Gol yiyene değin, baskılı oynadı. Ne var ki baskıda ısrarla bireysel oyunu tercih ettiler. Herkes kendisi işi bitirmek istercesine arkadaşlarını unutarak oynadı. Ve yedikleri ilk kontratakta alan ve adam paylaşımını iyi yapamadıkları için golü de yediler! Az sonra hakemler Bobo’nun ceza alanında elle oynamasını görebilse idi belki beraberliği hemen yakalayacaklardı.
Maçtan Beşiktaş’a kalan önemli not, sol kenar oyuncularının çok yetersiz oldukları ve yerlerine yeterli olanların mutlaka bulunması gerektiğiydi.