Premier Lig’de, Bundesliga’da ya da La Liga’da bir maç nasıl oynanıyorsa; Antalya-Beşiktaş maçı da öyle başladı. İki takımın da eşit düzeyde katkıda bulunduğu yüksek tempo, kazanma hırsı, bol pozisyon ve bol gol; Türkiye Ligi’nin son yıllardaki en muhteşem mücadelesini oluşturdu.
Maç o kadar baş döndürücü başladı ki; Antalyalı oyuncular maçın daha ilk üç dakikası içinde, iki sarı kart gördü. Büyük itirazlara rağmen ikisi de doğruydu. Çünkü biri tekme attı, öbürü ayağa bastı. Bunlardan ilki, kırmızı kart bile olabilirdi. Anlatmak istediğimiz; ligimizde uzun süredir hiç rastlamadığımız düzeyde, kora-kor bir mücadele olmasıydı.
***
Gollerin hepsi güzeldi ama, Eto’o en güzelini attı... Şahane bir zamanlama, şahane bir teknik, şahane bir vuruş izledik.
Maç su gibi öyle hızlı akıp gidiyordu ki, devrenin nasıl bu kadar çabuk bittiğine şaşıp kaldık. Harikaydı!
Beşiktaş’ın attığı ikinci golün sahibi konusunda belirsizlik vardı ama; Gomez kafayı uzattığında, bana göre top tam olarak çizgiyi geçmemişti. Yani gol, (Quaresma’nın büyük beceri ve katkısına rağmen) Gomez’indi.
Hazır Quaresma’nın adı geçmişken belirtelim; Portekizli futbolcu aşırı kişisel futboluyla Şenol Güneş’ten ağır fırça yer. Zaten hoca; uygun pozisyondaki arkadaşlarına bir türlü pas çıkarmayan ve bir kaç kez topu ezen futbolcusuna çok kızmıştı.
***
İlk yarının o görsel şöleninden sonra, ikinci yarı benzer kıvamda geçmedi ama; gene de bizim ligimiz için standart üstüydü. İnşallah diğer kulüpler de buna imrenir.
Eto’o ceza sahası içinde düşüşüne devam denilmesine uzun süre tepki gösterdi. Fakat penaltı beklentisi boşunaydı. Çünkü pek bir şey yok değil, hiçbir şey yoktu. Ya tutarsa hesabı yaptı ama, tutmadı.
Kaymaklı kadayıf lezzetindeki maçın şerbeti Beşiktaş’tan... Ağır fark yemesine rağmen; iyi sayılması gereken Antalya’yı, iyi bir oyunla yendiler.