Bir oğulun babasını yaşatma mücadelesine tanıklık ettim aylarca.Yan yana değil sadece telefonda...O oğulun işi gereği Ankara’da orucunu açıp sahur saatlerinde İstanbul’a gelip, İmsak vakti tekrar Ankara’ya döndüğünü gördüm.
Adını bilmediğim, hep ‘Amca’ dediğim babasının durumunu ses tonundan anlamayı öğrendim zamanla.
***
Cuma akşam saatlerinde ameliyat sürüyordu, aldığım son bilgi, kan ve trombosit ihtiyacıydı.Sonra Başkan Topbaş’ın gazetecilere verdiği iftara gittim.Başkan’ın yanında telefonla konuşulmaz, bir boşluk yakaladım elimi telefona attım, evden gelen cevapsız çağrıları görünce önce evi aradım.
‘Kız düştü hastaneye gidiyoruz’ bilgisiyle özür dileyip masadan fırladım.Dün sabah kalkar kalkmaz arkadaşımı aradım ve öğrendim ki o zaman diliminde bir yerde Amca ölmüş.‘Kaybettik hepsi o’ diye başlık attım ama mutlak söylemem ve yazmam gerekenler var.
***
Babasını yaşatmaya çalışan oğul, Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu’ydu.Sanılır ki gazeteci hele de gazete yöneticisi oldunuz mu, tüm kapılar ardına kadar açılır.Belirli ve küçük olaylarda biraz tenezzül meselesidir o.Ama söz konusu sağlık olduğunda ne olduğunuzun önemi kalmıyor.
Eğer Amca’yı yaşatmaya yetecek olsaydı Mustafa tüm gücünü kullanırdı.Ama o hastanede ameliyathane kapısında beklerken kardeşi Murat Çapa Kızılay Kan Merkezi’nde bağışçı bekliyordu.Bilmem başka söze gerek var mı?
***
Ayrıcalıklı yanları olduğu doğrudur bizim mesleğimizin.Ayrıcalık derken, ülkeyi yönetenlere soru sormaktan, onlardan birinci ağız bilgiler almaktan söz ediyorum.Ama herkesin evinde, ailesinin yanında, hastasının başında olduğu saatlerde, günlerde biz de iş devam eder.Mustafa da bu şekilde devam etti aylarca, şimdi birkaç gün acısını yaşayacak sonra da kaldığı yerden haber koşusunu sürdürecek.
Cennet mekanı olsun Amca’nın, Mustafa’ya Murat’a, geride kalanlara Allah sabır versin...Ve bu son satırda siz de Amca için dua edin lütfen...