REFİKİMİZ Yeniasır’ın düzenlediği kentsel dönüşüm zirvesi son yıllarda medyanın topluma ve kente karşı sorumluluklarını tekrar hatırlatır nitelikteydi. Yeniasır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı’yı ve ekibini İzmir ve Ege’nin tüm bileşenlerini bir araya getirdikleri bu organizasyondan dolayı kutlamak gerekir. İçeriğini tartışabilirsiniz; ama yerinde ve doğru bir zirveydi. Bu toplantıya katılan bir gazeteci olarak medyada bazı yazarların iddialarının aksine ben bir kavga görmedim.
İzmir, Denizli, Manisa, Aydın gibi birçok il ve ilçe belediye başkanının yanı sıra işadamları, oda başkanları ve sivil toplum örgütleri de bu toplantıya yoğun ilgi gösterdi. Toplantıya Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da katıldı.
Diğer illerin belediye başkanlarından sonra bakanlardan ise önce kürsüye çıkan İzmir Büyükşehir Belediye başkanı Aziz Kocaoğlu son günlerde kentin tartışma konularından birisi olan Alsancak limanı ve Alsancak stadyumunun yerine AVM yapılmasına ilişkin karşı görüşlerini ve kentsel dönüşümle ilgili düşüncelerini paylaştı. Biraz da sitem etti. Bütün bunlar son derece normal. Aynı partiden olan milletvekilleri başkanlar bile yeri geldiğinde birbirlerini eleştirirler.
Sayın Aziz Kocaoğlu’nu en çok eleştiren gazetecilerden birisiyim; ama ne demiş atalarımız ‘Yiğidi öldür, hakkını ver’. Sayın Kocaoğlu’nun zaman zaman ağzını bozduğu biliniyor. Öfke kontrolü konusunda sorunu olduğunu daha önce de yazdım; ama ben Sayın Kocaoğlu’nun devlet adamlarına, bakanlara ve devleti temsil edenlere karşı bir nezaketsizliğini görmedim. Tam tersine bakanlara karşı şimdiye kadar olan zaman diliminde devlet ciddiyeti içinde her zaman nezaketini korumuş bir devlet adamlığı sergilemiştir.
Buradan zirveye gelmek istiyorum. Zirvede Başkan Kocaoğlu’nun sitemlerine karşılık Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım kürsüye çıktığında Başkan Kocaoğlu’nun sitemlerine karşılık bir latife içerisinde, “Ne oldu başkan, ortaklığımıza halel mi geldi?” diyerek seslendi. Sayın Kocaoğlu’da aynı nezaket içerisinde ortaklığın devam ettiğini onayladı. Kocaoğlu “Ortaklığa bir şey gelmez. Kent için çalışıyoruz. Ortak projeler yapacağız. Hükümet ve belediye etle tırnak gibidir, ayrılmaz” diyerek son derece olgunlukla cevap verdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da toplantıda yaptığı konuşmada “Türkiye’de iş yaparken siyaseti tamamen unutmamız lazım” diyerek bu tür konuların siyasete bulaştırılmaması yönünde açık mesaj verdi. Olaylar bundan ibaret. Bazı meslektaşlarımıza bakarsanız zirvede adeta iktidar ve muhalefet savaşı yaşanmış. Başkan Kocaoğlu, bakanlara posta koymuş. O salonda büyük gerginlikler yaşanmış. Daha neler neler? O salonda yapılan konuşmalar üzerinde bakarsanız bazı gazeteci yazarlara göre, köprüler atılmış durumda.
Kocaoğlu bu oyuna gelecek mi?
Bütün bu olaylarda bir oyun seziyorum. Bu oyunun ve bakış açısının bir kısmını düzenleyen medyanın kurumuyla ilgili olabilir. Ama sanki burada bir başka oyun daha ortaya konmak isteniyor. Acaba Başkan Kocaoğlu, dolduruşa getirilerek, bakanlara ve iktidar temsilcilerine karşı kışkırtılarak bir oyun mu sergilenmek isteniyor? ‘Bu oyundan bir kutuplaşma senaryosu çıkartabilir miyiz’ arayışları olabilir mi? İktidar ve İzmir’i karşı karşıya getirmek gibi inceden inceden işlenen bir senaryonun başlangıcı olabilir mi? Bunlar bir yorumdan ibaret; ama ortaya konan senaryoda baş dövüşçü cengaver ilan edilen Kocaoğlu bu oyuna düşecek mi? Şimdiye kadar sergilediği bu ciddi duruştan vaz mı geçecek. Yoksa kutuplaşmanın getirdiği nimetlerle koltuğuna sahip olma duygusu ve hırsına yenik mi düşecek?
Seçim süreci bunun için bir barometre olacak.