Azerbaycan Türkiye’yi halen ilgilendiriyorsa; bu yazımı, bu ilgiden dolayı yazıyorum. Rusya’nın Azerbaycan’la ilgili planlarına bağlı yorumlar, Azerbaycan kamuoyunda giderek artıyor.
Azerbaycan siyasi zeminini irdelersek; ABD, Avrupa, İran ve Rusya bayraklarının ön planda olduğunu göreceğiz.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev denge politikasını şu ana kadar başarıyla yürütüyordi. Şimdi ise durum, farklı bir boyut alıyor.
1. ABD ve Avrupa’nın, Rusya ile ilişkileri değişti.
2. Azerbaycan bu değişen ilişkiler içerisinde taraf belirlemek zorunda bırakılmaktadır.
3. Rusya yaralı haliyle daha da agresif siyasi bir üslup tercih ediyor.
4. Rusya, Batının kendisine yönelik tavırlarını, eski Sovyet Cumhuriyetleri, özellikle Batının önem verdiği enerji hattı üzerindeki Azerbaycan ve benzeri ülkelere elini uzatmasının, jeo-stratejik durum olarak analiz ediyor.
5. Azerbaycan bu gelgitler arasında Rusya’dan bayağı korkuyor.
6.İşgal altındaki topraklar, sınırda çatışmalar ve etnik Lezgi-Talış azınlığına Rusya ve İran’ın etkisi göz ardı edilemeyecek kadar anlamlıdır.
Azerbaycan kamuoyunda Rusya’nın konumu nedir?
Rusya; 1990 yılı tam bugünü 19’dan 20’ye geçen gece Azerbaycan’a tanklarıyla, Kızıl Ordusu’yla müdahale etti ve yüzlerce Azerbaycanlıyı Bakü sokaklarında katletti. Kanlı Ocak, Azerbaycan için hem milli bağımsızlığın şerefli günü, hem de yüzlerle masumun Sovyet yönetimince katledilme fermanının verildiği gün...
O günden itibaren Sovyetlere sevgisi ziyadesiyle olan bazı çevreler bile, bu devletin kendisine ihanet ettiğini anladı ve hem desteklerini, hem sevgilerini geri çekti. Bu durum son yıllara kadar böyleydi...
Şimdi durum nedir?
Azerbaycan vatandaşı, Sovyet döneminin özlemini yeniden zikretmeye başladı. Nedenleri bir hayli fazla.
1. En başta gelen neden, sosyal adaletsizlik zeminidir.
Batının, bu toplumları kullandığı kanaati giderek artıyor.
ABD’nin her fırsatta muhalif insanları kullanıp, sonra da Aliyev’le anlaşması da bu kanaate kanıt oluşturuyor.
Rusya’dan kazanılan ekmek parası, Rusya sevgisini en ciddi tetikleyen maddedir. Ülkede para kazanması mümkün olmayan insanların gittiği yer Rusya’dır. Ülkeden çaresizlikten gidenlerin soluğu Rusya’da alması ise sonuç veriyordu ve gidenlerin büyük ekseriyeti zengin olabildi. Her zengin olan kişi; ailesi, köyü, ilçesi ve Azerbaycan’da çevresine bu imkânları yansıtabildi. Dolayısı ile seçimlerde veya Rusya’nın arzu ettiği siyasi durumlarda, özellikle bu durum ciddi bir hareket verici nüans olacaktır.
Azerbaycan’ın memur zemininde ise Rusya’da okumuş, zamanında Rusya’yla bağlantısı olanlar bir hayli fazladır. Ayrıca önemli görevlerde bulunan bir takım isimler var ki, onlara Moskova’nın adamı olarak hitap edilmektedir. Bunun yanısıra bir takım yeni isimler de ortaya çıkıyor. Azerbaycanlı büyükelçiler, eski siyasiler ve işadamları içerisinde Rusya’nın yeniden bölgeye gelmesi için siyasi zemin oluşturma gayreti içinde olanlar da az değil.
Bu durumda Türkiye nerede?
Elçibey’den sonra Türkiye halkası hayli kaybolmuş durumda. Giderek Türkiye aleyhtarlığı geliştirilmektedir. Nedenleri farklıdır.
1. Bazı muhalifler, Türkiye hükümetinin Aliyev’in yanında yer almasından,
2. İktidardaki bazı kişiler ise, İslami eğilimlerin devletin tepesine oturmasından,
3. Sosyal adalet olmadığını savunanların, tutuklanan siyasilere, medya mensuplarına sadece batının sahip çıkmasını dile getirerek Türkiye’nin bunu görmesinden rahatsız...
Bunun yanı sıra İsrail, Almanya, İngiltere’ye bağlı grupların ve siyasi çevrelerin bağlı oldukları merciden Türkiye’ye hücum emrinin verilmesinden, paralel yapının önceleri manevi tellerle bağlı olduğu Türkiye’yle münasebeti maddileştirme yolundaki gayretlerinden uzun uzadıya bahsedebilirim...
Evet, Azerbaycan halkı için Türkiye vazgeçilmez bir SEVDA. Lakin bu vazgeçilmezlik, siyasete yansımadıkça, bu sevda giderek nostaljik hava dışında bir işe yaramamakta. Ne enerji projeleri, ne büyük ekonomik projeler, bu boşluğu doldurma gücünde değil. Zemini Türkiye’deki bazı odakların bu zemini boşaltma gayretlerini de dikkate alırsak durum VAHİM... Türkiye için hayatını feda etmişler için de, Türkiye’nin kendisi için de DURUM VAHİM...