HDP yetkili kurulları, Hasip Kaplan’ın “HDP kurultayında Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek” sözlerinde “ırkçılık” bulmuş.
Hasip Kaplan’ı lanetliyorlar.
Böyle şey olur muymuş? Bu nasıl saygısız ve ırkçılık kokan bir açıklamaymış! Bağrında bir yığın farklılık barındıran (mesela Garo Paylan adlı bir Ermeni yurttaşımızı barındıran) HDP asla ırkçı bir parti değilmiş, olamazmış.
E, hadi olmasın...
Hasip Kaplan da zaten, gördüğü lüzum üzerine istifa ettiğini açıkladı ve bir anlamda “partisi” HDP’yi temize çıkarmış oldu.
Peki, oldu mu?
Hasip Efendi, Türk milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in “adaylık” ihtimaline karşı sarf etmiş bu sözleri. Rivayet...
Sırrı kardeşimiz de isyanlarda...
Hasip’e verip veriştiriyor...
Hem de ne verip veriştirme...
Hasip’e yönelik ağır sözlerinden bir miktarını, küçücük bir bölümünü dağdakiler için de sarf etse... Ne bileyim, “Irkçılıktır bu, bühtandır, ayıptır, terbiyesizliktir” dese. İnsan bekliyor...
Mesela, “dağdaki” adamlarından biri, Duran Kalkan, “Türkleri Orta Asya’ya kadar kovalayacağız” diye bir demeç vermişti. Bu demeç, neredeyse bütün gazetelere haber oldu. Sosyal medyada haftalarca, aylarca konuşuldu. Capsleri yapıldı, binlerce kez paylaşıldı.
Sırrı kardeşimiz, “komutan” (!) Duran Kalkan için de, “Bu nedir?” diye bir açıklama yaptı mı? Yapmayı düşünür mü?
Mesela, “Madem özgürlük savaşı veriyorsun, bunun Türklerle ne alakası var? Kürtler ve Türkler asırlardır bir arada yaşıyor, yaşamaya devam edecek. Soykırımcı mısın, bilelim birader?” der mi?
Peki diğerleri?
Hasip üzerinden vicdanlarını temize çıkaran ve “Bakın, nasıl da tepki gösteriyoruz. Hasip’in ırkçılığını nasıl da lanetliyoruz!” diye gösteri yapma imkânı bulan diğer Heval’ler Duran Kalkan’a da iki çift laf ederler mi?
Bekliyoruz...
Şunu da bekliyoruz:
30 Aralık 1994 tarihinde The Marmara Oteli’nde bir bomba patladı. Çok sayıda sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. Ölenler arasında arkeolog-rehber Yasemin Cebenoyan ve öykücü-sinema eleştirmeniOnat Kutlar da bulunuyordu.
Bombayı PKK patlattı.
Cüneyt Cebenoyan, yıllardır “Ablamın katili PKK’dır” diyor. Bu konuda yazılar yazdı, açıklamalar yaptı, aydınları ve sanatçıları The Marmara katliamını kınamaya çağırdı ama her defasında “duvar”la karşılaştı.
Kendisinden dinleyelim: “PKK, sadece ablamı değil, binlerce insanımızı öldürdü. 92-96 yılları arasında sadece Diyarbakır’da öldürdüğü öğretmen sayısı 27! Diğer sivilleri, diğer kentleri, diğer yılları saymıyorum bile. Polis Sultanahmet’e bırakılan ve nihayetinde infilak edip ölümlere yol açan bir bombalı aracı yerleştirenleri buldu. O kişilerin PKK üyesi oldukları ve The Marmara Oteli’ni bombaladıkları ortaya çıktı. İtiraf ettiler. Yattılar, çıktılar. PKK’den, kurumsal bir ses çıkmadı. Meclis’te, Toplumsal Bellek Platformu olarak BDP’yi ziyaret etmiştik. Konuyu açtığımda BDP milletvekillerinin söylediği bu tarz cinayetler hakkında ileride özür dilenebileceğiydi... Eğer katili adını vererek lanetlemezseniz, katili koruyup kollamış olursunuz. PKK hiçbir cinayetinde lanetlenmiyor benim ait olduğum çevre tarafından. Benim şehrimde, Dolmabahçe’de katliam yapıyorlar; orada bulunma ihtimali hayli yüksek insanların sosyal medya paylaşımlarına bakıyorum; PKK lanetlenmiyor. Bir umutla bekliyorlar, saldırıyı yapan örgüt IŞİD çıksın diye; çıkmıyor. O zaman, sessizlik!”
Başta Sırrı kardeşimiz olmak üzere, HDP’li Heval’leri ve elbette sanat dünyamızın güzel insanlarını bu “lanetli” sessizliği kırmaya çağırıyorum.
Hadi aslanlar!
Hasip üzerinden vicdan gösterisi yapmak kolay.
Katile “katil” diyebilecek misiniz bakalım?
Hasretle bekliyoruz!