İzmir Menderes'te makas atarken çarptığı aracın karşı şeride geçmesine ve 5 kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına sebep olan sürücü hiç yalnız değil.
Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki yüzlercesi, binlercesi yollarda.
Yolun, yoğunluğun durumuna bakmaksızın önündeki aracı taciz eden, korna çalan, uzunları yakıp yol vermeye zorlayan...
Makas atan...
Düşüncesizce sollayan...
Kurallara uygun seyreden araçlar arasına uygunsuz biçimde girmeye çalışan...
Düşüncesiz, şımarık, zorba ya da doğrudan söylemek istiyorum- kana susamış katil sürücüler bir yanda.
Onların sebep olduğu tehlikelerle baş etmeye, riskleri bertaraf etmeye çalışırken ölümle burun buruna gelenler ya da Menderes'te olduğu gibi feci şekilde hayatını kaybedenler bir yanda.
Trafik kazalarını sonuçlar üzerinden konuşmayı bırakmamız gerekiyor.
Büyük bir adaletsizlik söz konusu çünkü burada.
Kaza gerçekleştikten sonra sürücü hatasından bağımsız değerlendirmek, kadere bağlamak, hepsini aynı hizada kazaya karışan iki-üç araç gibi bakmak yanıltıyor bizi. O araçlardan birinde kazaya sebep olan bir sürücü var çünkü.
Kurallara uymuyor, zorluyor, diğer araçların güvenliğini riske atıyor.
Adını koyalım, "taammüden cinayete teşebbüs" ediyor aslında.
Kaza ölümle sonuçlansa da o seferlik ölüm olmasa da sonuç değişmiyor.
Şımarıklık, kuralsızlık, zorbalık aynen devam ediyor.
Bayram tatili için yollara düşen herkes bir kez daha tecrübe etti bunu.
Tehlikenin farkındayız yani, hepimiz.
Bu saldırganlığa, hukuksuzluğa derhal müdahale edilmeli o yüzden.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni yasama yılında ilk işi bu olmalı.
Kurallara uymayan ve yollarda patlamaya hazır bir bomba gibi seyreden "mobil teröristler" ile mücadeleyi ciddiye almalı Türkiye.
Kuralsız davranana ne af ne müsamaha.
Ceza kanunu mutlaka elden geçmeli. Cezalar gerçek manada caydırıcı ve ıslah edici olmalı.
Trafikte kuralsızlığın doğal sonucunun ölüm olduğunu, öldürmeye kast olduğunu kanunlara geçirmek, zihinlere işlemek gerekiyor.
Menderes'teki kazaya sebep olan sürücünün 5 kişinin feci şekilde ölümüne sebep olmaktan yargılanması gerekiyor mesela.
Mahkeme eğer cani sürücüye "bilinçli taksirle öldürme" suçundan hüküm kurarsa 2-3 yıl ceza, "olası kast ile öldürme" suçundan hüküm kurarsa en az 20 yıl ceza alması olası. Aradaki fark çok büyük ve 20 yıl cezanın bile yatarının 5-6 yıl olduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan adaletsizliği hiçbir şekilde gideremezsiniz.
Caydırıcı da olamazsınız.
Hatta bizzat o cani sürücü için bile ıslah edici bir sonuç doğmayacaktır.
Başka tedbirler alınmalı mutlaka.
Şehirlerde can güvenliğimizi riske atan başka araçlar da var. Motosikletlerin, moto-kuryelerin, scooterlerin, elle çekilen çöp arabalarının da düzenlemesi şart.
Devlet vatandaşlarının "yaşama hakkını", "vücut bütünlüğü içinde yaşama hakkını" korumakla yükümlüdür.
Dağdaki teröristlere karşı yürütülen başarılı mücadelenin trafikteki teröristlere karşı da yürütülmesi gerekiyor.
Yürütmenin başı olan Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un bu meseleyi öncelikli işleri arasına almaları hayati öneme sahip.
Yasa çalışmaları için AK Parti Meclis Grup Başkanı Abdullah Güler'e de buradan duyurmuş olalım.