Diyelim ki Katalonya İspanya’da değil de Türkiye’de olsaydı ne olurdu?
Katalonya’da ne mi oldu?
İspanya’ya bağlı bu zenginliğiyle meşhur özerk bölgede bir referandum oldu.
Katalanlar sandık başına gittiler.
Dikkat sandık başına gittiler, dağ başına değil!
Bağımsız bir devlet için oy kullandılar.
“Artık özerk değil bağımsız olmak istiyoruz!” diyenlerin sayısı baskın çıktı.
Merkezi hükümet bu süreci gayr-ı meşru ilan etti.
Referandum sonuçlarını tanımadığını açıkladı.
Bunu bir tür “ayrılıkçı ayaklanma” olarak görüp bastırma yoluna gitti.
Özerk yönetime doğrudan müdahale etti.
Anayasal ve yasal yetkilerini elinden aldı.
Katalonya lideri tutuklanacağını anlayınca birkaç bakanıyla beraber Belçika’ya kaçtı.
Geride kalan hükümet üyeleri tutuklandı.
Ezcümle, özerk yönetim fiilen merkeze bağlandı.
Buraya kadar her şey normal, İspanya hükümetinin ülke birliğini korumak için aldığı tedbirler de anayasaya uygun diyelim.
Sonuçta iç savaş çıkmadan ve kan dökülmeden bu sorun şimdilik kaydıyla çözüldü.
AB ülkeleri bu süreçte resmen İspanya’nın yanında yer aldılar.
ABD’nin desteği de aşikâr.
Hiçbiri İspanya’nın içinden Katalanlara ait yeni bir devletin çıkmasına izin vermedi.
Ve İspanya’nın özerkliği fiilen sonlandıran merkeziyetçi tutumuna herkes arka çıktı.
Şimdi diyelim ki İspanya Parlamentosunda grubu bulunan bir parti çıkıp Katalonya’nın bağımsızlığını savunsaydı veya İspanya hükümetinin demokratik bir usul olan referandum sonuçlarına saygı duymayan faşizan ve diktatoryal bir rejim olduğu propagandasını sabah akşam yapsaydı ne olurdu?
İspanya hükümetinin veya yargısının bu partiye tavrı nasıl olurdu?
Diyelim ki Katalonya’nın bağımsızlığı için silah kullanan bir örgüt olsaydı ve bu örgüt yıllardan beridir İspanya hükümetinin askerini, polisini ve sivil vatandaşlarını katlediyor olsaydı, bir başka deyişle siyasi amacına ulaşmak için acımasız terör yöntemlerine başvuran bir örgütle karşı karşıya olsaydı İspanya Hükümeti nasıl bir yol izlerdi?
Ve diyelim ki bu ayrılıkçı terör örgütünün talimatıyla kurulan ve aldığı talimatlar doğrultusunda bu örgütün siyasi propagandasını yapan bir parti karşısında İspanya hükümetinin ve yargı sisteminin tavrı ne olurdu?
Veya soralım: Katalonya’daki bağımsızlıkçı eğilimi bu örgütün talimatı doğrultusunda militanca savunan, bu doğrultuda Katalanların demokratik tercihini zoraki yöntemlerle bastırdığı için İspanya hükümetini faşist diktatör diye suçlayan medyaya, yazarlara, aydınlara ve akademisyenlere karşı tutumu ne olurdu?
Ve diyelim ki; İspanya, ülke birliğini tehdit eden terör örgütünün siyasal ve bilumum diğer uzantılarına karşı göz açtırmayan bir mücadeleye girişmiş olsaydı yani o terör örgütünün siyasal partisine, medyasına, aydınlarına ve akademisyenlerine etkili biçimde dokunmuş olsaydı ABD ve AB ülkeleri “demokrasi elden gidiyor, milletvekilleri tutuklanıyor, basın özgürlüğü yok ediliyor, gazeteciler ve aydınlar hapse tıkılıyor!” diyerek tepki koyar mıydı?
Tepki koymadıkları gibi tam tersine nasıl destek sundukları ortada...
Mısır’da darbeci diktatör Sisi’nin arkasında “demokrasi!” için mi hizalandılar?
Suudi Arabistan’da demokrasi var da biz mi görmüyoruz?
ABD ve AB başkentlerinin Erdoğan’a yönelttiği “diktatörlük!” suçlamasının zerre kadar “demokrasi savunusu”yla alakası yok.
Bu başka bir hesap…
Katalonya Türkiye’de olsaydı ve Türkiye hükümeti İspanya hükümetinin yaptığının aynısını yapmış olsaydı inanın ABD ve AB ülkeleri “demokrasi” adına gök kubbeyi aşağı indirirlerdi.
***
Gerçeği görelim artık.
Hâlâ birileri Türkiye’de Avrupa ölçeğinde bir demokrasi olmadığını söylüyor.
Türkiye’de ayrılıkçı bir terör örgütü var.
Ve bu örgüt yıllardır hunharca kan döküyor.
Bu terör örgütünün Parlamentoda propagandasını yapan bir parti var.
Bu partinin bazı milletvekillerinin devlet tarafından tahsis edilmiş kırmızı plakalı makam araçları var.
Bu örgütün başkaca uzantıları sabah akşam “faşist diktatör!” suçlamasıyla propaganda yapabiliyorlar.
Şimdi sorarım size: Türkiye mi daha demokratik, İspanya mı?
Eğer cevabınız İspanya ise, insafınız kurusun!
ABD-AB ülkelerinin Türkiye düşmanlığının ardında “demokrasi yoksunluğu!” yattığına inanıyorsanız, siz başka bir şeysiniz demektir.