Sandy Kasırgası olduğunda New York’taydım. Şehirde çıt çıkmıyordu, caddelerde gördüğüm yegane ulaşım aracı turistleri gezdiren otobüsler ve bisikletti. Bazı turistler her şeye rağmen kentin tadını çıkarıyordu. Sahi Times Square’i kaç turist kasırga sonrası yalnızlığında görme şansı bulabilir ki!
İnsanın en güvenebileceği ulaşım aracı bacaklarıymış. Ondan sonra da bisiklet. Bir bisikleti varsa tabii. Ve onu şehirde kullanabiliyorsa. Geçen hafta New York’ta yaşananları izledikten sonra buna bir kez daha inandım. Su basma ihtimaline karşı kasırgadan bir gün önce, pazar akşamı, New York metrosu ulaşıma kapatıldı. Yüzyılı aşkın tarihinde ikinci kez alınmıştı bu karar. Metronun çalışmaması yüzbinlerce New Yorklu’nun işine, okuluna gidip gelememesi anlamına geliyordu. Pazartesi ve salı günü okul ve işyerlerinin büyük kısmı kapalıydı. Tahmin edildiği gibi su bastı metro istasyonlarını. Ardından New York’un pek çok yerinde elektrikler kesildi. Dünya piyasalarını etkileyen New York Borsası tarihinde ikinci kez iki gün üst üste kapatıldı (ilki 1885 yılında olmuştu). İşte bu günlerde çoğu kişi alıştığından fazla yürümek durumunda kaldı çünkü ulaşım kentin en büyük sorunlarından biri haline geldi. Pek çok kişi de bisikletiyle gidip geldi işine. New York’ta bisiklete bu kadar ihtiyaç duyulan başka bir dönem olmuş mudur bilemiyorum.
ULAŞIM TAMAMEN DURMUŞTU
Kasırgadan beş gün sonra olup biteni kendi gözlerimle görmek için sokağa çıktım. Brooklyn, Queens, Bronx ve Manhattan’daki metro hatlarının bir kısmı çalışıyordu ancak Brooklyn ve Manhattan arasındaki hatlar tamamen kapalıydı. Zorunluluğu fırsata çevirip Brooklyn Köprüsü’nden yürüyerek karşıya geçmeye karar verdim. Manhattan ile Brooklyn’i birbirine bağlayan, inşası 1883 yılında tamamlanan bu köprü 1964’ten beri Ulusal Tarihi Yapılar arasında sayılıyor. Köprü, New York’a gelen turistlerin de ilgi odaklarından biri. O gün yaya ve bisikletli trafiğine açık olan kısımda yürürken köprüdekilerin sadece turistler olmadığını farkettim. Yürüyenler, pedal basanlar... Trafiğin aksadığı günlerde New Yorklu’lar kendi çözümlerini üretmişlerdi.
Köprüyü geçip dünyanın en önemli finans kuruluşlarının bulunduğu Wall Street tarafına yürüdüm. Ortalıkta kasırganın yarattığı etkiyi merak eden turistlerden başka kimsecikler yoktu. Caddelerde gördüğüm yegane ulaşım aracı turistleri gezdiren otobüslerdi. New York’u tatil günlerinde dahi bu kadar ıssız ve sessiz görmemiştim. Jeneratörü olmayan mekanlar kapalıydı, elektrik işletmesinin elemanları arızaları gidermeye çalışıyordu. Metro istasyonlarının girişleri bantlarla kapatılmış, tek tük otobüsün dışında ulaşım taksicilerin inisiyatifine kalmıştı.
SULAR ÇEKİLDİKTEN SONRA...
Manhattan’ın güney bölgesinde biraz dolandıktan sonra yukarılara, haftanın her günü, günün her saati cıvıl cıvıl olan SoHo bölgesine doğru yürüdüm. Sanat galerileri, butik, restoran ve kafelerle dolu olan bu canlı bölge de aynı şekilde sessiz ve sakindi. Bir çok restoranın kapısına en kısa zamanda hizmete başlamak için çaba gösterdiklerine dair bilgi notu asılmıştı. Yemek yiyebileceğim bir yer bulduğumda garsonlara kasırgadan ne kadar etkilendiklerini sordum. “Çok şükür restoranı su basmadı ancak bu sabaha kadar elektriğimiz yoktu. Bu yüzden buzluktaki yiyeceklerimizin bir kısmı bozuldu, malzeme tedariki yapamadık. Bugün de elektrik gelmeseydi herhalde iflasın eşiğine gelirdik” dediler. Aynı durumda olan binlerce kişi vardı kentte. İster New Yorklu olsun ister kenti kısa süreliğine ziyarete gelenler olsun, milyonlarca insan hayatında unutamayacağı bir felaket yaşadı. Kenti basan sular çekildiğinde ardında yüzlerce öykü ve alınacak dersler kalmıştı.
EN İYİSİ ESNEK BİR PLAN YAPMAK
SEYAHATE çıkarken planınızın aksaması olasılığını da göz önünde bulundurarak esnek plan yapın. Seyahatlerde acil durumlarla karşılaşmaya hazır olmak ve yaşanan durumları kabullenmek yolculuklardan her koşulda keyif almanızı sağlar. Gazetede İngiliz bir çiftle yapılan söyleşiyi okuduğumda bunu düşündüm. Kasırga nedeniyle tatillerinin rezil olmasına izin vermek yerine yaşadıkları anın tadını çıkarmayı seçmiş, sıkıca giyinerek yürüyüşe çıkmışlardı. New York’un ünlü meydanı Times Square’i kaç turist kasırga sonrası yalnızlığında görme şansı bulabilir ki?
KENDİNİZİ YALNIZ HİSSEDERSENİZ
KASIRGA nedeniyle New York’ta mahsur kalan pek çok gezginin imdadına üyesi olduğum Couchsurfing’in yerel üyeleri yetişti. Kimi evinde kalacak birini buldu, kimi kasırga nedeniyle verilen ücretsiz bazı hizmetlerden haberdar oldu. Macerasever bazı üyeler ise kasırgada birlikte koşu yapacak arkadaş arıyordu. Sanırım sosyal medyanın en çok işe yaradığı zamanlardan birini yaşadık.
NEREDE OLDUĞUNUZU KİMLER BİLİYOR?
YOLCULUĞA çıkmadan önce ailenizden bir kaç kişiye kalacağınız yerlerin telefon numaralarını ve adreslerini bırakın, vardığınızda bulunduğunuz ülkedeki konsolosluğa ne kadar süre orada kalacağınızı ve telefon numaranızı bildirin ki herhangi bir doğal felaket yaşandığında size ulaşmaları kolay olsun.
BİR BİSİKLET EDİNİN
İNSANIN kas gücüyle bir yerden bir yere gidebilmesi büyük kolaylık. Bir bisikletiniz varsa bunu zaten biliyorsunuz. Kasırgadan bir kaç gün sonra ofisini su basan arkadaşına yardım etmek üzere bisikletine atlayıp yola çıkan James Emery (22) New York Times gazetesi muhabirine “İyi ki bir bisikletim var. Bisiklet böyle durumlarda insanın sahip olabileceği en yararlı araçlardan biri” demiş. Ona kesinlikle katılıyorum.