Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı 8 gündür kayıp.
Benim kafama takılan soru şu: Suudi rejiminin kendisine olan düşmanlığını bildiği halde Kaşıkçı, İstanbul Başkonsolosluğuna neden gitti?
Kaşıkçı, Eylül 2017'den itibaren ABD'de yaşıyor ve Washington Post gazetesinde yazıyordu.
Suudi rejiminin en güçlü adamı Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın muhalifi olan Kaşıkçı’nın, endişeleri olduğu halde, bunu nişanlısına da söylediği halde kendi ayakları ile konsolosluğa gitmesi, izaha muhtaç…
Kaşıkçı, ABD’nin Ortadoğu’da, İsrail ve Mısır ile ortaklaşa projelerinde Prens Selman’ın nasıl anahtar bir rol oynadığını biliyordu. Ve Selman’ın ABD eliyle iktidar gücünü eline alır almaz, muhaliflerini nasıl acımasızca bertaraf ettiğini en iyi bilenlerden biriydi.
Dört gün önce yaptığı randevu talebinden, ABD istihbaratının haberinin olmaması mümkün değil. Nitekim Washington Post gazetesinin haberine göre, Kaşıkçı'nın kaybolmasından önce, Suudi yetkililerin muhalif gazeteciyi yakalamak üzere kendi aralarında yaptıkları görüşmeler, Amerikan istihbaratının dinlemesine takıldı.
Evet, Kaşıkçı bile bile Suudi konsolosluğuna kendi ayakları ile neden gitti? Washington Post yazarı ABD yönetiminden güvence almadan hareket etmiş olamaz. Ancak bu gerçeği öğrenmek, Kaşıkçı’nın hayatta olmasıyla mümkün.
Kaşıkçı’nın yaşadığı ihtimali yüzde 1’dir. Kaşıkçı, ya Konsoloslukta, ya Başkonsolosun ikametgâhında öldürüldü, ya da dışarıda öldürülüp bir yere gömüldü.
Konsoloslukta öldürüldüğü, hatta vücudunun parçalara ayrılarak bavullar içinde dışarı çıkarıldığı iddiaları var. Bu zayıf bir ihtimal.
Öyle olsa bile şimdi öğreniyoruz ki, aynı günde İstanbul’a gelip Suudi Arabistan’a dönen 9 istihbaratçının içerisinde yer alan Salah Muhammed A Tubaigy'nin Adli Tıp'ın başında bulunan subay olduğu ortaya çıktı.
Türk emniyetine verilen arama izni gerçeği ortaya çıkarabilir mi? “Edemezler, mutlaka iz kalır” diyen uzmanlar var. Gelenler de uzman. Hem, iz bulma ihtimali olsa Suudiler niye izin versinler?
Bu arada Başkonsolosun ikametgâhının da aranması gerekmiyor mu?
Kuvvetli ihtimal, Kaşıkçı’nın dışarıya çıkarılıp öldürülmesi ve gömülmesidir.
Bu ihtimali kuvvetlendiren de, konsolosluğun kameralarının o saatlerde çalışmadığının iddia edilmesidir. Ancak İstanbul Emniyeti şimdi 150 kadar kamerayı incelettiriyor. Eğer Kaşıkçı’nın görüntüsüne rastlanırsa olayın aydınlatılması hız kazanabilir.
Belki de Suudilerin hesap etmediği, bizim emniyet birimlerimizin bu konuda ne derece başarılı olduklarını bilmemeleridir…
Karşımızda ABD-Suudî ortak yapımı bir tezgâh var. Büyük resimde, hedefin Türkiye olduğu besbelli.
ABD’nin Mısır ve Suudi Arabistan ile birlikte Büyük Ortadoğu Projesine, Trump gibi biri akılsızca dalıyor. Trump gibi birinin niye Başkanlığa getirildiğinin izahı da belki burada. 19 bin tır ile yapılan silah yardımının hedefi, Suriye sınırlarımızda bir PKK devleti kurdurulmasıdır. Bu, Batı’nın iki asırlık projesidir.
Önce Mısır’da Sisi darbesi yapıldı. Ardından Suudi Arabistan’da Prens Selman darbesi.
ABD-Suudi Kaşıkçı cinayeti tezgâhının bizim ülkemizde kurulması asla tesadüf değil…