Hatırlarsanız " Yangınlar söndürülüyor diye tutuşanlar" başlığında bir yazı yazmıştım. Minvalden kısmak olmaz. Nasıl olsa yolumuzun üstü " Bu seferde yalanları tutuşmayınca sönüp oturuyorlar"
Artık herkes aynı fikrin ikizi üçüzü. Kabul edelim " Muhalefet yok". Oy çokluğuyla kabul edilen fakat şaşırtmama garantili gerçeğimiz bu. Muhalefet yok.
Oyun hamurundan börek ne kadar oluyorsa bunlardan da muhalefet o kadar oluyor diyeceğim lakin o kadarı da yok. Dili argo uşağı, yeri kargo uçağı bir oluşumun sabahtan akşama kadar sanal otlak Twitter'da yayılışına şahit oluyoruz.
" Seni göndereceğiz" diyor.
Yatak odasındaki dikiz aynası böyle söylüyor.
Böyle söylüyor kasetle gelen hasetle giden.
Böyle söylüyor Cumhuriyet Halk Körüğü.
Tiryaki Sözlerden " Nefsine itimadı çok olanın başkasına emniyeti az olur"
Bunların taptıkları elimizin tersinde, işte bu yüzden kuduruyorlar. Mideleri beyinlerinden daha dolu olduğu için cahillikleri bereketli.
Bir tanesi de var. Aşı aşı diye doz doz diye dozutan. Kiralanmış kantin katı Özkoç.
Bunlar kendi aralarında yalana yalanana rütbe veriyorlar.
Cenap Şehabettin'in dediği gibi " Her fert mabudunu kendi şeklinde tasavvur eder". O yüzden yalana tapıyorlar.
Hani siz dişlerinizi sıkıp da " Bu sefer de olmadı" diyorsunuz ya. İşte tam o sırada kitabı değiştirmeden yeni sayfa açmanın zaferine isabet olduk.
Sizin için bu ülke boyama kitabı, dışarı taşırarak kan rengine boyadığınız kitaplardan biz uçak yaptık.
Siz uğruna öleceğiniz bir davanız yok diye yırtınıp seyyar terör örgütlerine yamanırken, biz cihana kaftan biçiyorduk.
Siz, nereden geldiğinizi anlatmaya çalışırken biz Dünyaya konum atıyorduk
Siz, adres sorarken biz lafımızı gideceği yere kadar bırakıyorduk.
Toplandıkça eksiliyorsunuz.
Siz birbirinizi satıp tezgâhı toplarken, biz Pazar kuruyorduk.