Türkiye bir kaç gündür ‘Kartal bebek’ için tertiplenen yardım kampanyasını konuşuyor..
Konuyu ben de tıpkı sizler gibi, herkes gibi sosyal medyada çıkan duyurulardan öğrendim.. 10 aylık bir bebeğe yapılacak kalp nakli için 1 milyon euro'ya ihtiyaç olduğu söylendi.. Sosyal medya kullanıcıları seferber oldu ve bu para çok kısa sürede toplandı.. Ertuğrul Özkök, “işte benim ülkem” diye anlattığı bu sarsıcı kampanyayı hüngür hüngür ağlayarak takip ettiğini yazdı.. Şahan 20 bin lira vermiş kampanyaya magazin gazetelerinde manşet oldu.. Dedim ya bir bebeğin hayatı söz konusuyken tüm tartışmalar teferruat..
Fakat üzgünüm, gazeteci tarafım bazı sorular soruyor.. Müsaadenizle buraya bırakayım bir kaçını..
1) Dünyanın kalp konusunda en gelişmiş hastanelerinden bir kabul edilen Koşuyolu Kalp’te bu ameliyat yapılamıyor muydu?
2) Türkiye’de çaresi tükenip de yurtdışına nakil için gönderilen hastaların masraflarını devletimiz karşılamıyor mu?
3) Dünyadaki hangi ameliyat için bugüne kadar klinikler 1 milyon euro talep etmiş?..
4) Bu bebeğin ameliyat edileceği kliniğin ismi neden gizli tutuluyor, yoksa Kartal bebek için nakledilecek kalp yasal olmayan bir yolla mı elde edilecek?
5) Türkiye’de bulunamayan o kalp, Almanya’da hazır mı bekliyor?.. Kaybolan göçmen çocuklar o adı açıklanmayan kliniğin envanterinde ‘organ’ olarak mı kayıtlı yoksa?
6) 1 milyon euro’luk bu para hangi sistemle toplandı, nerede bloke edildi?.. Allah göstermesin müdahale gerçekleşmeden kötü bir şey olursa aile o parayı kime teslim edecek?..
Bu soruları ben daha da arttırabilirim.. Ama çocuğun hayatının kurtulmasına odaklandığım için daha sert sorular yazmıyorum şimdilik.. Her konuda antenlerinin açık olması ile övünen Ertuğrul Özkök acaba bu defa duvara mı tosladı?.. Bunu da göreceğiz.. Sağlık Bakanlığı, yurt dışına giden her hastasının tüm masraflarını karşılıyor.. Bu durumda 1.000 kişinin masraflarının bakanlıkça ödendiği kayıt altında... Sadece geçen sene 16 çocuk kalp nakli yapılan ülkemiz bu tip müdahalelerde dünyanın öncüsü konumunda. Bir çıksın bakalım şu işin esası ortaya bir bakalım… Kartal bebek yaşasın da yeter ki...
Her şey serbest sigara yasak
Eren Erdem’in takkeli fotoğrafları üzerinden;“İşte FETÖ’cü olduğu ortaya çıktı” diyenlere Ahmet Hakan yanıt vermiş.. “…Öyle sigara düşmanıdırlar ki… Sigara içen herhangi birinin FETÖ’nün herhangi bir örgütlenmesinde bir saniye bile durması imkânsızdır…” diye yazmış.. Yani ‘sevişebilirsiniz ama zevk almayın’ diyen FETÖ.. ‘Karılarınız başlarını açsınlar’ diyen FETÖ…‘İçki de içebilirsiniz hatta gizlenmek için içmelisiniz’ diyen FETÖ… Sigara konusunda çok katıymış öyle mi?.. Çok hoşsun Ahmet Hakan… De ki bana;
- “..Her takkeliye FETÖ’cü diyeceksen işimiz var..” de..
- “..Senin de çocukluktan kalma takkeli resmin yok mu..?” de…
- “Bu kadar FETÖ’cü ihanet ve işbirliğini kanıt saymadın da bir takkeyle mi tescilledin FETÖ’cülüğü?..” de, anlayalım..
“FETÖ sigaraya düşmandır, o yüzden Eren Erdem FETÖ’cü değildir” nasıl bir önerme kardeşim?
Alman vakıfları kapatılsın!
Kimi açıktan FETÖ’ye ve PKK’ya hizmet eden, kimi kültür emperyalizmi üzerinden gençlerimizi tesir altına almayı misyon edinen Alman vakıfları hâlâ daha bu topraklarda varlığını sürdürüyor.. Hangi taşı kaldırsak altından çıkan Alman vakıflarının ne derece denetlenebildiği konusunda bir yurttaş olarak kaygılarım var. FETÖ’cülerin de PKK’lıların da DHKP-C’lilerin de göstere göstere Almanya’da himaye edildiğini düşünecek olursak, buradaki kanun kaçaklarının da pekâlâ Alman vakıflarında saklanmış olabileceği geliyor insanın aklına.. Ya bu vakıfların şüpheye yer bırakmayacak ölçüde denetlendiğine kamuoyunu ikna edeceksiniz ya da OHAL şartlarında bu zararları yapıların kapılarına kilidi vuracaksınız.. Millet bu kararı bekliyor..