Karşı ittifakın tüm bileşenleri bir süredir hayli aceleci. Bir telaş, bir erken kampanyalar, sırlarını sırıtarak ortaya dökmeler, şirinlikler, şirinlikler...
Erken seçim talebi yerel seçimlerin ardından başladı zaten. Bu bir yere kadar normaldir. Muhalefetin işi budur. Hazırlıksız olmalarına, boylarının ölçüsünü yeni almış olmalarına rağmen yerli yersiz seçim isteyerek ülke sanki yönetilemiyormuş havası yaratmak isterler.
Bu kez Cumhuriyetin 100. Yaşına, 2023'e Erdoğansız girmek için Türkiye'yi seçime zorlamak istiyor Türkiye karşıtı cephe. Ekonomik saldırılar, yaptırımlar, pandemi koşullarında aşı zorlaması, güneyimizde PKK'nın, Türkiye'de FETÖ'nin yeniden kurgulanmak istenmesi, mafya artıklarının sahne alması... Hepsi muhalefetin manivelası.
Havada 17-25 Aralık'ın ağır pusu var.
ABD Başkanı Biden'ın "Erdoğan'ı bu kez (darbeyle değil) seçimle indireceğiz" dediğini tam burada hatırlatayım.
Karşı ittifak bütün unsurlarıyla harekete geçmiş olsa da muhalefet partilerinin sandıkta ve sahada büyük çıkmazları, handikapları ve çaresizlikleri var.
Hadi bakalım.
1) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi liderliği, tecrübesi ve halkta uyandırdığı güven aşamadıkları, karşısında küçüldükleri bir gerçek.
2) Cumhur İttifakı'nın sahiciliği ve sarsılmazlığı da muhalefetin aşamadığı bir durum. Cumhur İttifakının 15 Temmuz gecesi sokakta darbecilere karşı dayanışma halinde kurulması, yani tabandan tavana sirayet etmesi, Millet İttifakının –Akşener'in dediği gibi- masa başında pazarlıklarla elit tabakada oluşması, tabanın bu birlikteliği kabulde zorlanması ve İyi Parti'nin biteviye ufalanması.
3) HDP gerçeği ortadayken HDP ile İyi Parti'yi aynı ittifakta tutmak tasarımın sahipleri için hiç kolay değil. CHP ne kadar çırpınırsa çırpınsın 2023'e kadar bu risk hep olacak. Erken seçim davulu o yüzden çalınıyor. Ama seçmenin kafasını da bir noktadan sonra şişecektir.
4) Karşı ittifakta bütün hesaplar seçimlerin ikinci tura kalması üzerine. Ama Erdoğan'ın seçimleri ilk turda alması yüksek ihtimal.
5) İkinci turu alabilecek bir isimle seçime gidilmek hesabı kavgayı kızıştırıyor. 2018 öncesi hiç bir partiden olmayıp hepsinin üstünde olması için düşünülen "çatı aday" formülü çatılmadan dağılmıştı. Abdullah Gül kendi ismi üzerinde uzlaşılmayınca, olayların göbeğinde olan Ali Babacan'a "Deva" adıyla bir parti kurdurdu ve küçüklerin en küçüğü konumu kabul edildi.
6) CHP son yerel seçimlerde HDP'nin, İyi Parti'nin, Saadet Partisinin ve diğerlerinin oylarıyla iki büyükşehir kazanınca artık çatı adaya ihtiyacı olmadığını düşünmeye başladı. Kendinde çatı aday potansiyeli gören eski AKePe'liler boşa düştü. Bir yandan da CHP'deki kavga büyüdü. Daha da büyüyecek.
7) Kılıçdaroğlu bu kez "gel bakalım Muharrem" muamelesi çekemeyeceği rakiplere sahip: Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu. İkisini de kendi eliyle CHP'ye dahil etti, görünür kıldı, aday yaptı. Onlara oy toplamak için o partiden bu partiye kaç tur döndü, başı döndü, gaf üstüne gaf, çelişki üstüne çelişki yaşadı. Sonunda taşıma oylarla da olsa ikisini seçtirmeyi başardı.
8) Ama bu kez İmamoğlu ve Yavaş tarafından ekarte edilmeyi kaldıramayacağı bir çıkmazı yaşıyor Kılıçdaroğlu. Zira CHP'nin oyu artmasa da CHP adaylarına verilen emanet oylar CHP hesabına yazılıyor. E o da bu durumu kendi başarısı sayıyor. Haliyle hem CHP adına nihayet bir şeyler başarıyor görünüp hem kadük kalmamayı bu kez kabullenmeyecektir.
9) Karşı ittifakın her an dağılma, dağılmadan sandıktan çıkmayı başarırsa farklı ideolojilerdeki partilere farklı sayıda bakanlık verme gibi gerilimleri Kılıçdaroğlu yaşıyor. Partiler arasında hala o slalom yapıyor. Keyfini ise seçtirdikleri sürüyor. Yani yeni rakipleri! O yüzden kendi adını, yüzünü parlatma yoluna gitti Kemal Kılıçdaroğlu. Bu açıdan CHP'nin Cumhurbaşkanı adaylığı için sert bir yarış başladı CHP'de. Bakalım neler olacak.
10) CHP içinde Kılıçdaroğlu'nun en güçlü rakibi Muharrem İnce idi. Ki Cumhurbaşkanı seçimlerinde CHP'den fazla oy almıştı İnce. Onu partiden uzaklaştırmayı başardı ama bu kez parti dışında partiyi paralize ediyor İnce. CHP tabanındaki Kılıçdaroğlu yönetimine, HDP ve FETÖ yanaşmalarına, dış politikalarda emperyalist boyun eğişe itiraz eden vatansever CHP'liler nezdinde Muharrem İnce güvenli bir liman olacaktır.