Beşiktaş’ın Kasımpaşa karşısında ürettiği gol girişimi sayısı 14, Mersin karşısında 16. Bursa maçında bu sayı 21’e yükselmiş. Hücum üretkenliği açısından olumlu bir grafik var. Geçen hafta yazmıştım: Beşiktaş klasik 4-2-3-1 düzenindeki takımlara karşı başarılı oluyor (Bursa da bunlardan), ama bu tip orta sahalar biraz top tutunca dengesi kolayca bozuluyor.
Bursa maçının ilk yarısında gol girişimleri itibariyle Beşiktaş 9-8 önde. 2. yarı ezici bir Beşiktaş üstünlüğü var, ama Bursa’nın 4 girişiminden ikisi golle sonuçlanıyor. Sözünü ettiğim sorunun sonucu bu. Beşiktaş defansı ve orta sahası pozisyon hatası yapıyor; karşıda da teknik kapasitesi ve ara pas yüzdesi yüksek oyuncular olunca, az pozisyon verilse bile kolay gol yiyen bir görüntü sergiliyor takım.
Defansif zaaflar yeni değil. Aşırı ofansif Schuster günlerinde de böyleydi, ama takım pozisyon bilgisi yönünde ilerliyor, ufukta da modern futbola uygun bir kadro revizyonu görünüyordu. Sonrası malum. Geçen yıl fazlasıyla tedbirli bir futbol, ama defansif tabloda pek değişim yok. Örneğin, bu takımın kaç sezondur bir sağ bek sorunu var. Faturayı Hilbert’e kesmek niyetiyle söylemiyorum, Hilbert tipik kanat oyuncusu bence, zorla sağ beke çevirdik. Bir takım bunca zamandır neden sağ bek sorununu çözmez, anlamak mümkün değil.
Sağ bek konusu sadece bir örnek. Beşiktaş Schuster’e, dolayısıyla “akılcı bir kadro revizyonu” ihtimaline sabredemedi. Ardından çelişkin taktik anlayışlar ve transferler geldi. Dengesiz bir yapı oluştu. Q7’yi akıldışı, hatta hovardaca harcamakta bir beis görmeyen yönetim bu takımda tek bir “tipik” kanat forveti olmadığının farkında mı? Q7 konusunda sürekli yönetimin tutumunu meşrulaştıracak senaryolar üretiliyor, ama sezon başındaki “kadro dışı” tasarrufunun anlamsızlığını, akıldışılığını kimse açıklamıyor. Karmaşık haller.
Bu karmaşık anlayış takıma ve teknik heyete de yansıyor kanımca. Modern futbolla demode/arkaik futbol arasında gidip gelen bir oyun anlayışı var Beşiktaş’ta. Takıma “inişli çıkışlı” dememin nedeni bu.