Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un menfurca katledilmesi nihayetinde, Türkiye ve Rusya’ya mesaj içerdiğini düşünmemiz yanlış olmayacaktır. Sadece devletlere yönelik mesaj değil elbet. Bu olayla ilgili yaratılmaya çalışılan, Türkiye hakkında “istikrarsız ülke”, “kimsenin korunamayacağı ortam” gibi işlenmeye başlanılan algı da, ciddi bir konu!
Dahası da var bu ortamın, Türkiye’nin Rusya karşısında mahcup duruma sokmanın yanı sıra, beraberinde Rusya konusunda daha fazla hassaslık göstermek gibi duruşa da ittiğini görmekteyiz.
Burada olayın; ne Beşiktaş, ne Kayseri, ne El-Bab, ne de Münbiç istikametindeki adımlardan müstakil olarak görmediğimiz, doğru bakış açısıdır.
Ayrıca burada hassas bir tespit de söz konusudur.
Bu vahim suikast olayı, iki tespit üzerinde yoğunlaşmamıza neden oldu.
1. Rusya - Türkiye yakınlaşması ile Türkiye’nin, ABD’ye mesafesi, Rusya’ya yönelmesini pekiştirmeye.
2. Rusya - Türkiye beraberliğine darbe vurarak, Suriye konusunda bu denklemi sekteye uğratmak için kurgulandığı, ihtimaller arasında.
Rusya perspektifinden baktığımızda, ilk andan itibaren olayın Rus - Türk ilişkilerine ve Suriye’de ateşkesi sağlayacak ülkeler arasında, sadece Rusya, Türkiye ve İran’ın olmasına itiraz olarak görenlerin mevcut olduğuna edilen işaret, öncelikli ihtimallerden idi. Ayrıca ABD tarafınca, FETÖ unsurları kullanılarak kurgulandığı konusu, esas vurgulanan konu olarak kamuoyuna yansıtılmaya başlatıldı.
Karlov suikastı; sadece Türkiye’ye değil, elbette ki Rusya’ya yönelik mesaj içerdiğini de gözden kaçırmamamız lazım.
Rusya’nın esas hedeflerinden birinin; Suriye’de, ABD ve Batı güçlerini devre dışı bırakma hamlesi olduğunu ve bundan ABD’nin rahatsız olduğunu görebiliyoruz. Liderlerin Kazakistan görüşünün içeriğine baktığımızda, Türkiye tezlerinin de işlek hale geldiği bir noktaya doğru hareketlenmenin olacağını şimdiden görebiliyoruz. İşte ABD’den gelen açıklamada “Suriye’de biz halen esas aktörüz” anlamına gelen ifade, başlı başına bu konuda rahatsızlığın işareti olarak görülmeli.
Türkiye - Rusya ilişkilerinin pekiştirilmesi noktasından baktığımızda, saldırının ilişkileri bozmak yerine, tam da ilişkilerin pekiştirilmesine hizmet edeceğini görebiliyoruz. Lakin birilerinin bu durumdan Türkiye’yi tek renkli başka bir blok içine itme çabasını da göz ardı edemeyiz.
Türkiye’nin coğrafyası gereği herkesle iyi ilişkiler kurma ve diyalog kapılarının fazla olma durumuna ihtiyacı olduğu, aşikârdır.
Dolayısı ile ABD - Rusya ve küresel istikrara sistemi için diyaloğa girmesi gereken tüm güç merkezleri ile konuşarak anlaşmak gibi mevcut kabiliyetini hep zinde tutmalı, nitekim şimdiye kadar ki tutumu bunu göstermektedir.
Israrla Türkiye’yi bir yerden alıp, diğer yere itme çabası ise bugün değil, ileride Türkiye’yi yeni sıkıntılara itebileceği görülmektedir.
Rusya ile ilişkiler, Suriye meselesindeki konumundan dolayı anlamlı ve gereklidir. Burada Rusya’nın, Türkiye gerçeğini idrak ettiğini de gözardı etmememiz lazım.
Rusya önümüzdeki sene, askeri bütçesini ciddi ölçüde azalttı. Suriye’de bir an önce istikrarı temin etme çabasında. Uzun vadede orada harcadığı para, ciddi sıkıntıya dönüştüğü bellidir. Ayrıca Trump’ın resmen işbaşına geçmesine kadar, burada sorunların ortadan kalkmasını istiyor. Bu anlamda Türkiye’nin etkisi ve konumuna ihtiyacı var. Suriye’deki mevcut vaka, sonuç olarak Türkiye’nin güvenliği ve istikrarı babında neticelenmesi için Türkiye - Rusya ilişkileri ve İran’la ortak noktada anlaşabilmek, günün sonunda Türkiye’nin ciddi başarısı olarak not edilecektir.