Cumhuriyet Halk Partisi'nin tesirli isimlerinden Özgür Özel, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 4-6 yaş Kur'an kurslarını eleştirdi. Okul öncesinde verilen din eğitimini 'orta çağ zihniyeti' diye tanımladı. "...Bu kafayla, bilimin B'si, fiziğin F'si, matematiğin M'si de olmuyor üniversiteye gidince. Çocukları bütün dünya nasıl yetiştiriyorsa öyle yetiştirmek varken bir ortaçağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu Cumhuriyet'e ne bu millete faydası var; ne de Anayasa'ya uygunluğu var..."
Elbette bir zihniyetin, bir düşmanlığın dışavurumunu göstermesi bakımından son derece spesifik bir örnek bu konuşma. O işin ayrıntısına geleceğim. Ama önce şu yanlışı bir düzeltelim. Bir ezber var, lafın gelişinde de sıklıkla karşılaşıyoruz. "Ortaçağ Karanlığı". Bu "çağ" mefhumu doğrudan Batı'ya endeksli bir zaman taksimi olduğundan, karanlığı da, aydınlığı da o dilimlemeye göre yapıyoruz. Ne yazık ki, ne büyük ayıp ki bizim kendi dilimlememiz yok. Var da belletilmiş değil. Avrupa'nın, "Karanlık Çağ" olarak gördüğü söz konusu dönem, bizim, İslam uygarlığının en parlak dönemlerinden biridir aslında. Bizim için asr-ı saadettir. Peygamber Efendimiz'in dünyaya teşrif ettiği, dinimiz İslâm'ın kıtalar boyu yayılmaya başladığı çok özel bir dönemdir. Evet o bahsedilen yıllarda Avrupa'da insanlık dışı bir takım uygulamalar yapıldığından, Rönesans ile birlikte ondan önceki dönemi tanımlamak için 'karanlık' denmiş olabilir. Ama kimse kusura bakmasın da bizim için hiç de karanlık değildi. Daha da ileri giderek net bir bilgi paylaşayım. O 'Karanlık Çağ' denilen dönemde, İslam medeniyetlerinde gerçekleşen tercüme çalışmaları sayesinde ancak Avrupa kendi bilgi tarihine ulaşabilmiştir. Nasıl mı? Kilise tarafından bir önceki döneme ait ne kadar eser varsa tamamı yok edilmişti. Aristo, Eflatun, Sokrat, Hipokrat, Batlamyus. Tamamı unutturulmaya çalışıldı. Fakat "Beytü'l-Hikme"de oluşturulan heyetler; felsefe, tıp, astronomi, gibi dallara ait çok sayıda çeviriyi insanlığın hizmetine sundu. Avrupa aklı başına gelip de geçmişini aramaya başladığında, ellerinde sadece Müslümanların elindeki Arapça nüshalar vardı. Bunlar tekrar Arapça'dan tercüme edildi de o sayede Rönesans'ın kapıları açıldı. Neyse Özgür Özel, tarihi Vikipedi'den öğrendiği için bu detaylar ona fazla. O hâlâ bir olumsuzluk gördüğünde "ortaçağ zihniyeti" ezberiyle konuşmaya devam edecektir nasıl olsa...
Gelelim sözün kendisinden çok kastettiği anlama. Yani okul öncesi çocuklara din eğitimi verilmesine dönük eleştirilere. Şimdi bir samimiyet testi istiyorum. Özgür Özel ve onun zihniyetindekiler diyorsa ki; "...bu yaşlar temel eğitimler dışında bir takım bilgi yüklemeleri için pedagojik bakımdan hatalıdır." Bunu tartışalım. Okul öncesi mesela, çocuklara çift dilli eğitim verilmesi doğru mudur? Evde bir özel hocanın, konuşmayı yeni öğrenen bir bebeğe aynı anda hem 'su' hem de 'water' demeyi öğretmesi yani... Hadi bunu tartışalım. Peki, 3-4 yaşlarında çocuklara dans ve bale eğitimi verilmesi? Kendi boyundaki raketlerle tenis kortuna salınması? Daha dünyanın nasıl bir yer olduğunu bilmeden ideolojik dogmaların yüklenmesi doğru mudur çocuklara? Eğer bu sorulara cevabı 'evet' ise Sayın Özel'in bütün eleştirilerimi çekiyor özür diliyorum. Çünkü konu artık çocuk psikolojisi çalışan bilim insanlarının profesyonel inceleme konusu demektir, bize söz düşmez. Yok ama 5 yaşında bir çocuğa katı ideolojik yüklemeler yapılmasına ses çıkarmazken dinine kalplerinin ısındırılmasına itiraz ederseniz, bu olmaz. Uygulamanın kendisi değil ama anlaşılan bunu eleştiren zihinleriniz karanlıkta kalmış sizin.