Eski Türkiye'nin karanlığı peşimi bırakmıyor. 2-3 ay önce gazeteye gönderdikleri yazıyla hâlâ varolduğundan haberdar olmuştum. Tarihin çöplüğünde yerini aldığını düşündüğüm Basın Konseyi adlı köhnemiş yapı benden savunma istiyordu. Tabiî ki cevabım çok net ve kısa oldu ama buraya yazamayacağım!..
Basın Konseyi adlı yapılanmayı 28 Şubat darbe dönemini yaşayanlar çok iyi hatırlayacaklardır. Konsey, 28 Şubat cuntasının medya ayağını organize eden bir hüviyetteydi. O dönem başında, konseyin kurucularından da olan Oktay Ekşi adlı cuntacı vardı. Cuntanın medya operasyonlarını gerçekleştiren ve hazırlanan andıçları servis eden ekiptendi. Kendi meslektaşlarını hedefe koymaktan, manşetlerden linç ettirmekten çekinmedi, herkese medya ahlâkı dersi veren meslek büyüğü!
Nerede Müslüman Anadolu halkının aleyhine bir faaliyet yapılırsa destekçisi bu darbeci Basın Konseyi olurdu. Kendi kendilerine mahkeme kurarlar, asarlar keserlerdi. Bir nevi paralel Basın Mahkemesi kurmuşlardı.
Kanuni olarak herhangi bir yaptırım güçleri yoktu ama Eski Türkiye'nin medyasını ellerinde tuttuklarından operasyon kabiliyetleri yüksekti. 28 Şubat cuntasının hedefe koyduğu gazeteciye veya medya organına ilk önce Basın Konseyi tarafından 'kınama cezası' verilir, bu 'kınama cezası'nı ellerinde olan medya organlarında davul zurnayla duyururlar ve sonrasında o gazeteci veya medya organının yöneticileri kendilerini hâkim karşısında bulurlardı. Hâkim karşısına çıkmaktan kurtulanlar ise işinden olurlardı. Basın Konseyi adlı cuntacı yapılanma gazeteci infaz konseyi gibi çalışıyordu.
Recep Tayyip Erdoğan'ın kurucusu olduğu Yeni Türkiye'de, Basın Konseyi gibi karanlık yapıların sesi soluğu pek çıkamıyor. Bizler de zannediyoruz ki bu karanlık yapılar bitti ama görülüyor ki, geçen yazımda da (https://www.star.com.tr/yazar/geri-donmelerine-izin-mi-verecegiz-yazi-1764396/) belirttiğim üzere fırsatını bulduklarında zehirli dillerini çıkarıyorlar.
Basın Konseyi adlı karanlık yapıdan üst üste 'uyarı' ve 'kınama' yazıları gelince internet sitelerine girip konseyde kimler var diye bakayım dedim. Aman Allah'ım, sayfanın en üstüne konulan fotoğraf, geçen yazımda üzerine yazdığım fotoğraftan farkı yoktu. 28 Şubat cuntasının siyasi liderlerinden Hüsamettin Cindoruk'u burada da görünce sayfayı hemen kapattım. Kabus gibi, "Eski Türkiye'nin karanlığı peşimi bırakmıyor" derken mübalağa etmediğim anlaşılmıştır. Hayır, bu sefer de Basın Konseyi sayfasındaki mezkûr fotoğrafı köşemde paylaşıp da içinizi karartmayacağım, bu kötülüğü size yapamam.
Beni niye kınadıklarına gelince. Sokak köpekleri üzerinden rant devşirip 7'den 70'e insanımızın sokak köpekleri tarafından parçalanmasına sebep olanlar hakkında yazdıklarımdan dolayı kınamışlar. Çocukları parçalayan köpekleri savunan, "Çocukların orada ne işi varmış" diyenler için kullandığım "İnsan düşmanı sapkın bir güruh", "İnsanî vasıflarını kaybetmiş bu güruh", "Hayvandan aşağı yaratıklar", "Para toplayan dolandırıcılar" ve "Ruh hastaları" ifadelerimle "-eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırları aşmışım!
Çocukları değil de onları parçalayan köpekleri savunanlar ve Eski Türkiye'nin karanlık yapılanması Basın Konseyi'nin unsurları, aynı ifadeleri bir daha yazdım hadi siz de bir daha kınayın! Osmanbey'deki yerinize de hepinize yetecek yeterli miktarda kınayı gönderiyorum. Kınayı nereye yakacağınız sizin özgürlük alanınız ben karışmam, sizin gibi özgürlüklere müdahale eden biri değilim!