Karaciğer yağlanması eskiden pek dikkatimizi çekmeyen, ama günümüzde özellikle yüksek kalorili yanlış beslenme şekli, işlenmiş ve rafine edilmiş besinlerin sık tüketilmesi ve hareketsiz yaşam tarzı gibi nedenlere bağlı olarak sıklıkla gündeme gelen bir sağlık sorunu. Aslında fazla önemli değilmiş gibi görünse de kontrol altına alınmaz, tedavi edilmezse, yağlanma oranına bağlı olarak, NAFLD (alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı), NASH (alkole bağlı olmayan steatohepatit), siroz, karaciğer kanseri gibi önemli sorunlara yol açtığı biliniyor. Karaciğer yağlanması ultrason ve karaciğer fonkiyon testleri ile kolayca teşhis edilebiliyor. Obezite, tip-2 şeker hastalığı, metabolik sendrom, fazla alkol tüketimi, bazı ilaçlar ve bazı karaciğer hastalıkları (hepatit C enfeksiyonu) karaciğer yağlanmasında rol oynayan başlıca etkenler. Halk arasında karaciğer yağlanması ve neticesinde gelişen sirozun alkol tüketimine bağlı olduğu şeklinde bir yanlış algı söz konusudur. Ancak NASH, basit bir karaciğer yağlanmasının ötesinde karaciğer hücrelerinde iltihap, şişme sonucu kalıcı hasar ve artan fibröz doku yoğunluğu ile siroz gelişimine yol açabilmektedir.
Alkole bağlı olmaya karaciğer yağlanmasında çörek otunun yararlı olabileceğini gösteren bir insan çalışması yayımlandı. Çalışma aşırı kilolu (>25 beden kitle indeksi), karaciğer enzim değerlerinde hafif ile orta derecede yükseklik bulunan genç (25-45 yaşları) gönüllüler arasından belirli kriterlere göre seçilen 70’i üzerinde yürütülmüş.12 hafta boyunca bir gruba günde 2 gram çörek otu kapsülü, diğer gruba ise (plasebo) etkisiz kapsül (selüloz) verilmiş. Gönüllülerin bu süre zarfında normal beslenme ve egzersizlerini sürdürmesi istenmiş. Başlangıçta ve süre sonunda ultrason ve biyokimyasal testlerin sonuçları ve beden ağırlıklarındaki değişim değerlendirilmiş. Başlangıçta her iki grupta karaciğer yağlanması skoru 2 (orta derecede) iken, süre sonunda çörekotu verilen grubun yüzde 57’sinde bu skorun sıfıra düştüğü, karaciğer enzim değerlerinde düzelme sağlandığı tespit edilmiş. Etkisiz kapsül verilen grupta ise sadece yüzde 5,7’sinde (yani onda biri) skor 0 olmuş. Çörekotu verilen grupta 12 hafta süresince beden ağırlığında ortalama 10 kiloluk bir azalma gözlenirken, etkisiz kapsül verilen grupta ağırlık kaybı 1,7 kilo kadar olmuş. Yani çörek otunun kilo kontrolü bakımından da yararlı olabildiği görülüyor.
Bu bahsettiğim sadece bir klinik araştırmanın sonucu. Yani çörek otunu kilo vermeye yarıyormuş, ne güzel 3 ayda 10 kilo vermişler ya da çörek otu karaciğer yağlanmasını tedavi ediyormuş şeklinde yorumlamak yanlış olur. Bu araştırmaların daha geniş hasta grupları üzerinde tekrarlanması sonuçların güvenilirliğini artıracaktır. Benim düşüncem, çörek otu sağlığımız için yararları bilimsel araştırma bulguları ile de kanıtlanan bir besin-ilaçtır. Özellikle kan şekeri ve yağlarının kontrolü üzerindeki bilinen etkisinin karaciğer yağlanması ve kilo kontrolündeki yararlarının açıklanmasında kısmen yardımcı olduğunu tahmin ediyorum. Dolayısıyla denenmesinde yarar olabilir.