Nasip olursa pazar günü belediye başkanlarını seçmek için sandığa gideceğiz. Normal şartlarda, ikamet ettiğimiz şehirlerin hizmetini yapacak kadroları belirleyecek yerel seçim CHP tarafından hayat memat meselesine döndürüldü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yıllardır her seçimde yenme hayalleri suya düşen muhalefet son umut olarak pazar günkü seçime bel bağladı. Lâkin sandığa iki kala darmadağın vaziyetteler.
Ellerindeki büyükşehirleri muhafaza edip yenilerini eklemeyi planlayan CHP, PKK ile bağlantılı DEM Partisi ile 'mahcup ittifak' yapıyor. DEM de ikiye bölünmüş durumda. Parti içinde yer alan Türk solu partiyi CHP ile ittifaka zorlarken, başını Leyla Zana gibi kıdemli politikacıların çektiği isimler ise CHP'ye kuyruk olmak yerine kendi başlarına seçime girilmesini savunmaktadırlar. Ayrıca Başkan Erdoğan'la diyalog kurulmasının doğru adım olacağını düşünmektedirler. Buna parti içindeki Türk solu temsilcileri karşı çıkmakta.
CHP DEM ile 'mahcup ittifak' yaparken kendi içinde pazar günü sonrası hesaplaşmanın hazırlıkları tamamlanmış durumda. Ellerindeki büyükşehir belediyeleri, ülkedeki ekonomik sıkıntılara rağmen kaybederlerse CHP'de, teşbihte hata olmaz çok kanlı bir hesaplaşma olacaktır. Kılılçdaroğlu ekibi Ekrem İmamoğlu ekibini partiden kar küreme aracıyla temizler gibi temizleyecektir!
Pazar günü sandığa giderken bu tabloyu düşünüp ona göre oy vermeli. Bir tarafta her türlü kaos, entrika, parayla adam satın alma yaşanırken diğer tarafta ise birlik, dirlik ve şeffaflık içindeki bir ittifak var. Üstelik Başkan Erdoğan liderliğindeki bu ittifak belediyecilikte çıtayı en yükseğe çıkarmış ve halen de aşılamamıştır.
Alacağımız en ufak şeyde bile kâr zarar hesabı yaparken, belediyecilik gibi hayatımızı doğrudan etkileyen bir seçimde de anlık duygusal hareket etmek yerine şimdiden kâr zarar hesabı yapıp oyumuzu ona göre vermeliyiz.