Kirlenen bir dünyadayız ve yaşadıklarımızın gerçek sonucunu görmemiz için belki de hayli uzun bir zamana ihtiyacımız var.
Bu nedenle, soğukkanlı düşünmek, atılan her adımın muhtemel bin sonucu olabileceğini hesaplamamız lazım.
Çünkü “küresel” bir krizle karşı karşıyayız ve insanlığın bugüne kadar oluşturduğu sistemler bütünü bu krizi çözmeye yetmiyor!..
Kriz, kendi bataklığını yarattı, bizler, bir bataklığın kenarında beyaz pantolonla dolaşan çaresiz insanlar gibiyiz, çamurun paçalarımıza bulaşması kaçınılmazdır.
Haritayı kim çizecek?
Irak-Suriye-Lübnan hattında gelişen korkunç olaylar sonrasında hepimiz, birilerinin Ortadoğu’da yeni bir harita çizme sevdasına kapıldığını düşündük. Ama, bir noktayı atladık: Harita çizmek güç meselesidir, haritayı hangi güç çizecek?
Gözlerimiz Batı’da... Amerikan liderliğindeki grubun elinin buralara ulaşabileceğini ve 20.yüzyılın başında olduğu gibi yeniden bi’şeyler yapacağını öngörüyoruz. Hangi ekonomik güç, hangi askeri moral, ne tür bir hedef doğrultusunda?
Bakın, bu soruların yanıtları yok!.. Kapitalizm, 2008 yılında girdiği ekonomik krizden sıyrılabilmiş değil. Avrupalı müttefiklerimiz savunma harcamalarını sürekli düşürüyorlar. Daha da önemlisi, George W.Bush döneminin neo-conlarını zorlamasıyla yaşanılmış Afganistan ve Irak serüvenlerindeki hayal kırıklıkları güçlü gördüğümüz orduları kendi karargahlarında çiviliyor.
IŞİD’in Erbil ve Bağdat’ı tehdit etmesi sonrası uçaklarını kaldıran Obama’nın, “Bu örgütle ilgili Suriye’de herhangi bir stratejimiz yok” demesi bu gerçeğin aynaya yansıyan suretidir.
Kapitalizmin yeni bir harita çizecek gücü yok. Yüksek ihtimal, böyle bir niyeti de yok. O, yalnız belirli olaylar karşısında dişlerini gösteriyor, sonra topu taca atıyor...
Kırım dönüm noktasıdır...
Rusya, Sovyetler Birliği’nin reflekslerini taşıyan bir devlet, Putin bunu gördü, kendi haritasını kendi çizdi. Amerikan liderliğindeki NATO’nun Kırım’ın ilhakı karşısındaki hareketsizliği, budur. Alın Kırım’ı Putin’den, alamazsınız...
Üç yılda 200 bin insanın öldüğü Suriye, bir turnusol kağıdıydı, Batı denendi, test olumsuz çıktı. Bosna Savaşı’nda titreyen fakat eninde sonunda küresel sistemi tamir etmeye çalışan Atlantik İttifakı, Suriye’de gömüldü!.. Sonuç, Kırım’dır...
Kapitalizm, kendi sokaklarındaki sosyal patlamaları Ferguson’da olduğu gibi sivil göstericilerin üzerine ağır makineli tüfekli askerlerini sürerek durdurmaya çalışıyor, Suriye, Irak veya Ukrayna’ya nasıl varacak?
İsrail, Gazze’de, bütün dünyanın gözlerinin içine bakarak katliam yaptı. Bu cesareti geleneksel müttefiklerinden ve Arap dünyasının berbat yöneticilerinden mi aldı sanıyorsunuz? Hayır!.. Küresel sistemin fiilen çöktüğünü ve artık her şeyin yapanın yanına kar kaldığı bir döneme girildiğini biliyordu...
Hesap vermedi, vermeyecek... Çünkü artık, dünya, hesabın sorulmadığı bir dönem yaşıyor...
Bilin ki, yalnızsınız...
Türkiye’nin sınırlarına Patriot bataryaları gönderen ülkelerin bu işin bütçesini tartıştıkları bir dünya, üzerinde yaşadığımız ve bilin ki, yalnızsınız... Ülke ve ulus olarak ne yapacaksanız, varlığınızı güçlendirmek için hangi adımları atacaksanız, kendi başınıza yapmak zorundasınız... Kimse , Gazze katliamından sonra uluslararası hukuk, adalet gibi kavramlardan söz etmesin... Kimse, Şam’da oturan bir diktatörün 200 bin kişiyi öldürmesine ve bölgede artık altından kalkamayacağı büyük belalar açmış olmasına rağmen varlığını koruduğu bir dünyanın normal bir dünya olduğunu da düşünmesin.
Geçmişe dair ne kadar söz varsa, geçmişte kaldı, artık yeni düşüncelere ihtiyacımız var. Yaşadığımız dünyayı, geçmişin değerleri ile tarttığımız taktirde, kaybederiz!..
4-5 Eylül günlerinde yapılacak Galler’deki NATO Zirvesi’ne 60 ülkenin lideri katılıyor. NATO liderleri tamam, NATO dışından Azerbaycan, Ermenistan, Bahreyn, BAE, Japon liderlerinden bizim bütün Türk cumhuriyeti liderlerine, Bosna’dan Malaysiya’ya kadar herkes var. Sırbistan bile var, Rusya yok!
Küresel sistemin sağını-solunu toparlama açısından son şanstır... Eğer, hepsi, o masaya kafalarındaki bütçe sorunlarıyla oturur, Zirve bir toplu havanda su dövme seansına dönüşürse, bilin ki, 6 Eylül’de daha tehlikeli bir dünyaya uyanacaksınız...
Çünkü küresel finans oligarşisinde vücut bulan yeni-kapitalizmin krizinin serpintilerini yaşıyoruz, ilk sonucu, sınırımızda yok olan devletlerdir, ufukta ise büyük bela yatıyor...