Bazen durup durup aynı şeyleri yazmak gerekiyor bu ülkede. Çünkü kimi konularda hep aynı hikayeyle yüz yüze gelip duruyoruz usandırıcı biçimde. Beşiktaş’ta eski yönetimin geçen sezon yaptığı kombine zamları malum.
Bu sezon yeni yönetim görece indirime gitti fiyatlarda, Kapalı hariç! Anlam vermekte zorluk çektiğim bir durum, çünkü Kapalı dediğin tribünün hem yüreği hem beynidir Şeref Bey’de. Tam da bu yüzden, yeni cümleler aramadan, geçen sezon kombine zamları için ne yazmışsam aynen aktarıyorum buraya:
“Yönetim çok ciddi bir zam yaptı kombine fiyatlarına. Ekonomik gerekçeleri vardır, ona bir şey diyemem. Ama benim gibi bu gerekçelerin ötesine bakan, ‘Halkın Takımı Beşiktaş’ tanımını önemseyen, tribünü ‘Son Barikat’ gözüyle gören herkes biraz rahatsız olmuştur bu durumdan. Zaten yıllardır ‘Çarşı’yı kapalıdan kale arkasına göndermek istiyorlar’ söylentisi dolaşır durur. Zamlar böyle bir şeye karşılık geliyorsa üzülürüm.”
Bugün de üstüne basa basa aynı şeyi söylüyorum. Tepkimin gerekçeleri değişmediğine göre, devam edelim eski yazıya: “Anladık, ‘tribünlerin ehlileştirilmesi’nden ‘paralı müşteri’ye kadar pek çok başlık kuşatmış zaten endüstriyel futbol gündemini. Ama takımların bir de ruhu vardır.
Beşiktaş taraftarını dünya üzerinde onca övülür kılan ne sizce? Desibel rekortmeni Liverpool maçında Kop’u hayranlığa boğan kim sizce? Desibel kadar içeriği de göz alıcı kılan? O ünlü Kop ki 30 yıl önceki görüntüsünün çok uzağında. İngiltere’de taraftarı duymak için Stoke’un Britannia’sına falan bakmak gerekiyor artık. ‘Endüstriyel futbol Kop’u bile öldürdü’ demeyin, Beşiktaş ruhuna ilişmeyin. Diyeceğim budur vesselam.”
Bugün de yine üstüne basa basa diyeceğim budur. Fikret Orman yönetiminin iyi niyetinden kuşkum yok, ama Kapalı konusundaki tutum “Yönetimin kafasında belli bir ‘taraftar modeli’ mi var yoksa?” sorusunu uyandırıyor ister istemez. Defalarca yazdım, Seba sonrasının en büyük yanlışı “başkalarına benzemeye çalışmak” idi. Tribüne çekidüzen verme derdine düşmek Beşiktaş ruhunu öldürmek demeye gelir. Beşiktaş’ı Beşiktaş yapan asıl öğe tribün taraftarıdır. Geçen sezonki saçma sapan “kadın ve çocuk” uygulamasında bile Kapalı’nın futbol kültürünün farkı açıkça hissedildi. Başka söze ne hacet?
Yok, deniyorsa ki “Feda Zamanı diye yola çıktık, maddi kaynağa ihtiyaç var, fedakarlık bekliyoruz herkesten”, o zaman kombine fiyatları aynen korunmalıydı. Yük ne diye Kapalı’nın üstüne biniyor? “Numaralı ile aynı bakış açısına sahip tribün öyle fiyat gerektirir” mealindeki yaklaşımı yeterli bulmuyorum. Üstelik Dortmund’un pek özenilen Westfalen’i gibi değil Şeref Bey: Kale arkalarının Kapalı’nın işlevini yüklenecek kapasitesi falan yok. Kapalı sürgüne gönderilemeyecek, paha biçilemeyecek, hiçbir şeye feda edilemeyecek bir “tribün kültürü”ne sahip. Bunu bilir, bunu söylerim. Söylemeyi de sürdüreceğim.