Başbakan Erdoğan’ın pazar günü yaptığı konuşmadan beri Muhteşem Yüzyıl’ı tartışıyoruz.Dünya üzerinde en tehlikeli yalan gerçeklerin arasına sıkıştırılmış yalandır. Eğer bu dizi sadece kurgu olsaydı...
Padişahın adı Süleyman değil de Berk,Sultan’ın adı Hürrem değil de Mualla ve Başvezirin adı da Pargalı İbrahim yerine Kargalı Oktay olsaydı. Macaristan yerine Meksika seferine çıkılsaydı, söylenecek söz kalmazdı.
Kurgu gerçek tarihin arasına sıkıştırılanca ne doğru ne yanlış kimse anlamaz ve tarih diye öğrenilen şey baştan aşağıya yanlışlık olur.O yüzden bu dizi kurgu demek yeterli değildir.
***
Ortaya çıkan ürün aslında küçük televizyonculuk numaraları ve maliyet hesabının işi...Dizi yapımcıları Kanuni’yi hep sarayda tutuyorlar çünkü bu sayede maliyeti düşürüyorlar.Bir sefer sahnesini çekmek için muhtemelen İstanbul dışında set kurmak, yüzlerce figürana para ödemek, kostümden, yiyeceğe, makyajdan, jeneratöre lojistiği sağlamak çok ciddi bir maliyet.
Oysa Kanuni’yi dört duvar arasında çekmek bu maliyetin neredeyse 10’da biri... Bir diğer önemli mesele haftalık ve uzun süreli dizi çekmenin zorluğu...Yeni bölümü en zahmetsiz yetiştirmenin en kolay yolu da dört duvar arasına sıkıştırılmış Kanuni’den geçiyor.
***
Gelelim işin diğer küçük televizyonculuk numarasına. Erotizm kimi yapımcılar için en basit reyting toplama araçlarından biridir.Muhteşem Yüzyıl’ın geçen Çarşamba yayınlanan bölümünde Cansu Dere’nin striptiz benzeri şovu buna güzel bir örnektir.Ekranlarda erotizm fazlasıyla var, kimse yayınlayana da seyredene de birşey demiyor yani bu tartışma erotizm tartışması falan değil. Buradaki sıkıntı tarihimizin en önemli şahsiyetlerinden birinin erotizm dalgalarına bırakılması. Başta da dedim ya, en tehlikeli yalan gerçeklerin arasına sıkıştırlmış yalandır. En tehlikeli kurgu da gerçek tarihe monte edilen kurgudur...