PKK’nın Kandil’deki terör baronlarının başı Cemil Bayık CHP’ye çağrıda bulunmuş. Dediği özetle şu: “Erdoğan’ı devirmek için bu seçim son bir şans. Aman bu fırsatı kaçırmayın. Sakın HDP’yi dışlamayın. Ne yapıp edip HDP’yi ittifakın içine dahil edin. Zira HDP’nin baraj altı kalması Erdoğan’a ve AK Parti’ye kazandırır.”
Aslında bu sadece bir çağrı değil; aynı zamanda bir akıl verme ve uyarma. Bu sözler HDP’ye de bir tür talimat hükmünde. HDP’ye denilen de şu: “Akılsızlık yapmayın. CHP’den kopmayın. Bir yolunu bulup CHP ile işbirliği yapın. CHP’nin adayı ikinci tura kalırsa destekleyin!”
CHP nedense Bahçeli’nin ülkücülüğünü-milliyetçiliğini yeterli görmeyen İP ve “Madımak Neron’u!” olarak suçladığı SP’nin başkanı Karamollaoğlu ile ittifak yaparken HDP’yi dışarıda bıraktı. Denilen o ki CHP bu anti Erdoğan ittifakına HDP’yi de dahil etmek istemiş, lakin ittifakın diğer partileri istemediği için bu gerçekleşmemiş!
Buradan iki sonuç çıkıyor karşımıza:
Bir: Demek ki CHP’nin talebi üzerine İP ve SP kabul etmiş olsaydı HDP bu ittifakın bir parçası olacaktı.
İki: Demek ki CHP için İP ve SP, HDP’den daha değerli ve öncelikli.
Her iki halde de HDP’nin duruşu Kürtler açısından ziyadesiyle sorun arz ediyor.
CHP’nin başını çektiği mevcut ittifakın bir parçası olmayı kabul eden bir HDP’nin bugün MHP’nin varlığı dolayısıyla AK Parti’ye yönelttiği “Kürt düşmanlığı” iddiasının iler tutar bir yanı yok. Çünkü İP ve İP’teki etkili ve belirleyici “ülkücü “ aktörlerin “Kürt meselesi”nde nerede durduklarını HDP’ye hatırlatmama gerek yok.
HDP’nin Erdoğan ve AK Parti’ye eski sekter solcu ağızla yönelttiği “dinci-gerici!” yaftası da SP dolayısıyla ironik kaçardı. HDP yöneticileri sakın ola ki “Biz bu ittifakta asla yer almayı tercih etmezdik!” demesinler. Zira Kandil’den gelen açıklamalar onları tekzip ediyor.
İşin gerçeği şu: Kandil’in olmasını istediği bu ittifak şayet İP ve SP’nin engeline takılmamış olsaydı bugün HDP bu ittifakın bir partisiydi. Bu gerçekleşmediği için HDP’nin barajı aşamama riskini gören Kandil, CHP ve HDP’ye son bir çağrıda ve uyarıda bulunuyor.
Mevcut durumda zahir olan gerçek şu: CHP, İP ve SP’yi HDP’den daha değerli buluyor.
***
7 Haziran’dan sonra Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetini devirmek için MHP lideri Bahçeli’ye Başbakanlık teklifinde bulunan CHP-HDP bloğu değil miydi? Bahçeli o gün kendisine yapılan teklifi kabul etmiş olsaydı HDP hükümetin ya ortağı olacaktı ya da dışarıdan destekçisi.
Şimdi HDP yönetimi utanmadan kalkıp Bahçeli üzerinden “Cumhur ittifakı” için Kürt karşıtı diyerek Kürtleri Erdoğan’dan/AK Parti’den koparmayı amaçlayan ucuz, yanlış ve tutarsız iddialarda bulunuyor.
Kürt inkarcısı ve katliamcısı CHP ile HDP işbirliği yaptığında bu ittifaka Kürtlerin oy vermesi gerektiğini savunanlar nedense Kürt inkarına yaslanan CHP aklının oluşturduğu resmî paradigmayı tarihe uğurlayan Erdoğan’a “Kürtlük” adına oy vermemek gerektiğini söylüyorlar!
Erdoğan’ı devirecek bir hükümet formülasyonunu kabul etmiş olsaydı yere göğe sığdırılamayacak Bahçeli’nin ABD destekli hain girişimlere karşı Erdoğan’ın yanında saf tutmasını “Kürt düşmanlığı” olarak sunanların çelişkileri de, kimin ayakları oldukları da aşikârdır…
***
Ey Kürt kardeşim bilesin ki Kandil’in ve HDP’nin asıl derdi senin daha fazla özgür ve müreffeh olman değildir!
HDP’nin sana bir kez daha kaybettirmesine izin verme! Erdoğan kazanırsa sen kazanmış olacaksın!
Senin kanını ABD çıkarları için peşkeş çeken, gözyaşını siyasi ranta çeviren, seni ABD destekli FETÖ siyasi ittifakının bir parçasına dönüştürmek isteyen Kandil’in ve HDP’nin oyununu reyinle boz ki sen temelli kazanasın!