Sezonun bitmesine 6 hafta kalmış ama Bursaspor takım olarak formunun zirvesinde.
Fenerbahçe ise enterasan... Bir hafta evvel iyi veya kötü oynaması bir hafta sonra da aynısını yapacak anlamını çıkarmıyor. Her maçta oynadığı futbolla rakiplerini ve taraftarını şaşırtıyor.
Bursaspor taraftarı ise neredeyse takımı kadar formda, inanılmaz motiveli.
Maç iki takımın da futbol adına her şeyi ortaya koyacak bir görüntü ile başladı. Yüksek tansiyonlu bir futbol ve bol gollü ilk yarı seyrettik. Diego ve Ozan Tufan kıyasıya mücadele ettiler.
Egemen Korkmaz, Fenerbahçe için çok önemli. Oynadığı zaman savunmayı toparlıyor en önemlisi Bruno Alves onun varlığında hücuma daha iyi destek veriyor.
Bursaspor’un ilk yarıyı 2-1 geride kapatmasına aldanmamak gerek. İki takımın da oynadığı futbolun karşılığı “kim atarsa hakkıdır” şeklinde idi. Bunu da ilk yarıda Fenerbahçe başardı. Karşılaşmanın ilk 10 dakikasında Bursaspor’dan inanılmaz baskı yiyen Fenerbahçe daha sonra oyunda ayağa paslarla dengeyi kurmuştu. İşte bu dengeli oyun ikinci yarıda da devam etti.
İkinci yarının başında Emenike’nin kaçırdığı, Harun’un nefis kurtardığı pozisyon sonrası Bursaspor da Emre Taşdemir, Bakambu ve Enes Ünal’la fırsatları harcadı.
Kanarya’da Volkan, kurtarışlarıyla dikkat çekerken, Kadlec ve Egemen kritik pozisyonlardaki hamleleriyle gollere izin vermediler.
Bursaspor’a çok dikkat ettim; Fenerbahçe maçlarında inanılmaz hırslı oynuyorlar ve kendilerini kontrol edemiyorlar. Dolayısıyla fazla hırs kendilerine zarar veriyor. Halbuki daha sakin olup maçın belli bölümlerinde baskıyı yapsalar kendileri de rahatlayacak rakipleride şaşıracak.
Sonuçta Fenerbahçe maçın sonlarına doğru skoru da korumak adına geriye çekildi ve savunmaya geçti. Ev sahibi bulduğu pozisyonlarda gol atamayınca Fenerbahçe maçı 2-1 kazanıp 21 Mayıs’ta İstanbul’da oynanacak rövanş için avantaj elde etti ve bir adım öne geçti.
Hakem Cüneyt Çakır’ı biraz formsuz gördüm. Düdüklerini çalmakta zaman zaman geç kalıyor.