Üniversiteli reşit kızlara senelerce vahşi bir biçimde uygulanan türban yasağı son senelerde, gerekli yasal çerçeve tartışmalı bile olsa, kaldırılmış bulunuyor; bu vahşeti hala uygulayan tek tük üniversite ya da fakülte var mı bilemiyorum.
Türban yasağının uygulandığı senelerde bendeniz de bu tartışmaya taraf oldum ve kriter olarak da kamu hizmeti üreticisi ve kamu hizmeti tüketicisi ayırımını önerdim; bugün çok net hatırladığım ifademle kamu hizmeti üreticisinin bir süre daha türban kullanmamasını ama kamu hizmeti tüketicisine, hastaneye gelen hastalara, üniversitede ders alan kızlara bu yasağın tümüyle aptalca, vahşice olduğunu savundum.
Kamu hizmeti üreticilerinin türban yasağının kaldırılmasını haklı olarak savunmanın o tarihlerde üniversiteli kızların öğretim haklarını daha da zora sokacağını, CHP çevrelerinin de bu fikre çok, çok uzak olmalarının gerginliği daha da tırmandıracağını düşündüğümüzü hatırlıyorum.
Bugün türbanlı kızlar üniversitelerde, gök kubbe de kimsenin başına çökmedi; CHP çevrelerinin de, azınlıkta kaldıklarını düşündüğüm, daha doğrusu umduğum bir kesim dışında, türbanın ne üniversitelerde, ne de kamu hizmeti üretiminde laik devlet yapısını tehdit edemeyeceği noktasına, görüşüne geldiklerini tahmin ediyorum, umuyorum.
Dolayısıyla artık kamu hizmeti üreticileri için de türban kullanma özgürlüğünün kamuoyunda tartışılmasını zorunlu görüyorum; yeni anayasada kamu hizmetine giriş kriteri olarak sadece liyakatın temel alınmasına Komisyon’da gelen itirazları, bu itirazlara da AK Parti’nin sessiz kalmasını anlamakta gerçekten çok zorlanıyorum.
Bugün hala TBMM’de türbanlı milletvekillerinin bulunmamasını da Türkiye demokrasisi için büyük bir eksiklik, büyük bir ayıp olarak değerlendiriyorum; umarım ilk genel seçimlerde sadece AK Parti değil, tüm partiler türbanlı adaylarını seçilebilecek sıralarda aday gösterirler, seçilirler ve TBMM’ye girerek büyük bir temsil eksikliğini çözerler.
Ancak, bu aşamada çok önemli bir konuyu da tartışmamız gerekiyor; kamu hizmeti üreticisi kadınlar, TBMM’ye türbanla girecek milletvekilleri türban tercihlerinde referans olarak dini değerleri alabilirler ama bu değerleri kamu hizmeti üretiminde, yasama faaliyetlerinde referans olarak kullanamazlar, aksi takdirde, çok önemsediğim laik devlet kavramından bahsetmek anlamını yitirir.
Türbanlı kadınlar kamu hizmeti üretiminde, yasama faaliyetinde, kamusal alanda dini simgeleri kullanabilirler, demokrasiler buna izin vermek zorundadır.
Kamu otoritesi ise, bu noktayı çok önemsiyorum, kamu hizmetinde, yasama faaliyetinde türban kullanımına kör durur iken, bu tavrına temel olarak dini değerleri değil, TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ referans göstermek ZORUNDADIR.
Dolayısıyla, kamu hizmetine, yasama faaliyetine olduğu gibi, doğal haliyle, kişisel referansları ne olursa olsun, girebilme özgürlüğü tüm inançlar için geçerli kılınmalıdır; Meclis Başkanlığı makamı, TBMM binası içinde bir ibadet yeri talebi için Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan görüş alamaz, görüş almaya bile gerek yoktur, bu talep bir temel hak talebidir, anında yerine getirilmek zorundadır, hiçbir kamusal birim başkalarının inançlarına, felsefesine AİHM standartlarında bir kamu düzeni gerekçesi dışında müdahale edemez.
Bendenizin kişisel görüşü, kamu hizmetinde ve yasama faaliyetinde türban kullanımının önündeki en önemli meşruiyet engelinin alevilerin durumu ve Heybeliada ortodoks seminerinin hala ve hala kapalı olduğudur.
Dini pratikler özgürlük taleplerine, buna kamu hizmeti üretiminde ve yasama faaliyetinde türban da dahil, dini referanslı talepler değil, temel hak ve özgürlük talepleri demek istiyorum, çünkü en kapsayıcı ve genel meşruiyet içeren ortak payda daima bu olacaktır.
Yurttaşların tümüne, inançlarından, felsefelerinden bağımsız olarak tüm temel hak ve özgürlükler eşit ölçüde tanınmadığı müddetçe ülkemiz Türkiye tam, eksiksiz bir demokrasi, hukuk devleti olamayacaktır kanısındayım.
Kamu hizmetinde ve yasama faaliyetinde türban yasağını hemen kaldıralım, gerekli düzenlemeleri yapalım, Diyanet İşleri Başkanlığı için gönüllü bir finansman modelini devreye sokalım, alevilerin sorunlarını çözelim, Heybeliada Seminerini açalım yani normalleşmede biraz daha mesafe alalım; bunları çoktan hakettiğimizi düşünüyorum.
twitter.com/KarakasEser