Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan kamu spotları ile gelişigüzel bir şekilde pazarlanan bazı bitkisel ürünlerin taşıdığı riskler hakkında halkımızbilinçlendirilmeye çalışılıyor. Sanatçı Hülya Koçyiğit -bir uzman olarak!- “Takviye edici gıdaların” ilaç olmadığını, sadece beslenmeyi desteklemek için kullanılabileceğini ifade ediyor.
Uzman, akademik unvanlı ya da hekim, bazı kişiler tarafından kiralanan televizyon satış kanallarında ve sağlık programlarında tüm hastalıklara karşı etkili olarak sorumsuzca pazarlanan ve internet veya telefon siparişiyle kapıya kadar teslim edilen bu ürünlerin saçtığı tehlikeler konusunda halkın bilinçlendirilmesi şüphesiz önemli. Ancak bu spotlarda bu tip ürünler için kullanılan 'bitkisel ürün' ifadesiyle insanlar büyük bir yanılgıya düşürülüyor. Uluslararası kalite ve kurallara uygun olarak bitki çayları ve besin desteği ürünlerini üreten firmalar da zan altında bırakılıyor.
İşin ilginç tarafı, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu içerisinde yer alan ilaç komisyonları tarafından ruhsatlanan çok sayıda bitkisel ürün bulunuyor; ginkgo, ginseng, mübarek diken, sinameki, vd. Bu durumda kendi kurumu tarafından satışına onay verilen bu bitkisel ürünler de mi 'tehlikeli'dir?
KONTROL DIŞI SATIŞA DİKKAT!
Kamu spotlarında rol alan 'bitkisel ürün mağdurları'nın tümü söz konusu ürünleri internet ya da sözde uzman şifacılardan satın alarak kullanmış. Yani Sağlık Bakanlığı veya Tarım Bakanlığı ya da diğer resmi otoriteler tarafından -her nasılsa!- bir türlü denetleyemeyen bitkisel ürünler. Kontrol dışı bu tip ürünler (zayıflama ve cinsel destek ürünleri) içine katılan kimyasal maddelerin ya da yanlış/kalitesiz bitki ya da özütlerin yol açtığı ölümlerin bir kısmı basına da yansıyor. Burada risk bitkiden değil, içine ilave edilen kimyasal maddelerden kaynaklanıyor. Bu durumda Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı'nın vatandaşların sağlığını korumak için yürütmekle yükümlü olduğu etkin denetim görevini yerine getiremediği sonucu ortaya çıkmaktadır. Her iki kurum da etkin önlemler alınmasını sağlamak yerine, tüm bitkisel ürünleri haksız bir şekilde karalayarak sorumluluğu üzerlerinden atmaya çalışmaktadır.
Görülen odur ki kamu spotu olarak halkımızın dikkatini çekmek üzere 'iyi niyetle' hazırlanan bu yayınlarda bir 'kurgulama hatası' var. Aslında burada kasdedilen bitkisel ürünlerin internet ya da diğer kontrol dışı kaynaklardan satışı yapılan ürünler olduğu daha net bir şekilde ortaya konulmalıydı.
Binlerce yıldır olduğu gibi günümüzde de bitkilerde fotosentez sonucu meydana gelen çeşitli yapılardaki maddelerden insan sağlığının korunması ve hastalıkların tedavisinde yararlanılıyor. Günümüzde tedavide kullanılan mevcut ilaçların yüzde 60-70 kadarının bitkilerden elde edilen maddeler veya bu maddelere benzetilerek sentezlenen türevlerinden oluştuğu bildiriliyor. O halde bitkilerin insan sağlığı bakımından önemi yadsınamaz. Dolayısıyla, bitkisel ürünleri etkisiz olarak tanımlamak ya da etiketlemek son derece yanlış bir değerlendirme.
KİMYASAL MADDE KATILABİLİYOR
Dünya Sağlık Örgütü bitkisel ürünleri “Bitkilerin kök, çiçek, yaprak, tohum gibi kısımları veya bitkilerden bir işlem sonucu elde edilen reçine, sabit yağ, uçucu yağ gibi madde ya da bitkilerden çözücüler yardımıyla ile hazırlanan özütleri” olarak tanımlıyor. Ancak güncel ilaç kavramı içerisinde bitkisel ürünlerin herhangi bir analize tabi tutulmadan uygulanması kabul edilemez. Bunun nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Yeterli etkili içerik: Bitkilerin içeriği çeşitli etkenlere göre önemli ölçüde değişiklik gösterebiliyor. Yeterli etkili içerik taşımaması durumunda tedavi gerçekleşemeyeceğinden hastanın yaşamı riske atılıyor.
Yanlış bitkilerin kullanılması sonucu ortaya çıkan riskler.
Kirliliklere bağlı riskler: Tarım ve veteriner ilaçları, çevresel atıklar, ağır metal vb.
Bildirim dışı içerik: Ürün ambalajında belirtilmeden ilave edilen kuvvetli etkili kimyasal maddeler vb.
Görüldüğü gibi aslında 'bitkisel ürünlerde' insan hayatını riske atan etkenler bitkinin kendisi değil içerisine bildirim dışı katılan kimyasal maddeler; bozuk, yanlış ve kalitesiz bitkisel materyallerdir. Bu bakımdan bitkisel ürünlerin içerisinde bu gibi etkenlerin analizi yapılmadan pazarlanması insan hayatı bakımından ciddi riskler oluşturabiliyor. Bütün bu sorunlar etkin bir analiz ve denetim mekanizmasıyla rahatlıkla çözümlenebilir. Bitkisel ilaçlara gönül vermiş bir akademisyen olarak gönlümde yatan budur. Bir vatandaş olarak ise devletimin bu tip risklere karşı beni koruması beklentimdir.