İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun derdinin İstanbul olmadığı, bu koltuğu basamak olarak kullanıp Beştepe'ye yürümeye çalıştığı sır değil. Göreve geldiğinden beri İstanbul için değil sadece kendisi için çalışıyor. Bütün yatırımlarını 2023'e göre yapıyor. Metrobüslerdeki bilgi ekranlarından politik propagandaya başlamış olması da bunun en somut örneği. Daha düne kadar TRT'deki siyasi içerikli tartışma programlarında bile hakkaniyetli davranılmadığını belli bir siyasi görüşün sesinin daha yüksek çıktığını savunanlar gücü eline geçirince kamunun tüm olanaklarını kendi çıkarları için kullanmakta bir sakınca görmüyor. İşte toplu ulaşım araçlarındaki, kamuoyunun bilgilenmesi için AK Partili belediye tarafından hazırlanmış ekranlardan yapılan propaganda, bunun en net örneği.. Sıklıkla bu araçları kullanan bir kardeşiniz olarak söyleyebilirim ki ben ne Kadir Topbaş'ı ne de Mevlüt Uysal'ı gördüm o metrobüslerdeki ekranlarda. Bilgilendirmeler, duyurular vesaire.. Ama şimdi, nereye başınızı çevirseniz Ekrem İmamoğlu konuşuyor. Her fırsatta ".. ben 16 milyşon İstanbullunun başkanıyım.." diyen bir İmamoğlu'nun, "... herkesi kucaklamaya geldim.." diyen bir adamın, kamu kaynaklarıyla halka açık ekranlardan bir kesimi hedef alması, politik kariyerinde ona yarar mı sağlayacak yoksa kazandığı sempatiden mi yiyor, yakında göreceğiz..
ŞU PALAVRALARA İNANAN CHP’LİLER VAR!
Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'ye göre, İstanbul'da vatandaşlar kafelere, barlara, meyhanelere de gidebiliyorlarsa bunu CHP'li ilçe belediyelerine borçluymuşlar.. Yoksa AK Parti'li belediyeler tarafından yönetilen ilçelerde bir tane bile meyhane bulamazmışız.. Bu eski ezberi, Refah Partisi yükselişe geçtiğinde bir korku iklimi oluşturmak için kullanmışlardı. 90'ların ortalarında. Özellikle Erdoğan belediye başkanlığı yarışına girdiğinde, rakipleri CHP ve SHP'nin ana argümanı buydu. (Eğer Refah Partisi seçimi kazanırsa) Sokakta kadınların başı açık gezmesi yasaklanacak, alkol satışı durdurulacak, meyhaneler kapatılacak falan.. Öyle bir resim çiziyorlardı ki akıl alır gibi değil.. Ama, seküler kesimde buna inanacak ahmak çok olduğu için gideri de vardı.. Neyse sonra Erdoğan belediye başkanı oldu. Bu safsataların tamamen üretilmiş olduğu anlaşıldı. Fakat o ahmaklar hâlâ bu saçmalıklara inanmaya devam ediyor. Artık lütfen kimse bana CHP seçmeni analizi yaparken, ".. okumuş, akıllı, entelektüel..." falan gibi temelsiz tanımlar sunmasın. Ataşehir Belediye Başkanı'nın, "CHP'li belediyelerin olduğu yerde meyhane var, AK Parti'li belediyelerin olduğu yerde yok" sözünü elleri patlayıncaya kadar alkışlayan bir güruhu sakın savunmayın.. Battal İlgezdi bilmiyor mu neyin ne olduğunu?.. Elbette biliyor. Ama karşısında konsolide edebileceği durgun zekalı bir kitle bulmuş tepiniyor üstünde.. ne yaparlarsa yapsınlar CHP'nin her dediğini sorgusuz sualsiz alkışlayan kitlenin karşısında rutubetten nem kapan, her fırsatta "ama böyle yaparlarsa bir daha AK Parti'ye oy vermem" diyen bir sorgulayıcı seçmen var. Bakın bakalım, kim daha aklı başında acaba?.. Bu konuşmada ortaya çıkan bir gerçek daha var. O da CHP’nin kutuplaştırıcı dili. Özellikle meyhaneler üzerinden yapılan (ve gerçek olmadığı ortada) bir özgürlük tanımıyla toplumun bir kesimine düşmanlık tahkim ediliyor. Bu son derece tehlikeli söylemi yükseltenlerin çıkıp da başta Başkan Erdoğan olmak üzere, AK Parti için “toplumu geriyor” türü söylemlerinin de ne kadar inandırıcı olduğuna, varın siz karar verin..