Gelecek ay final yapacak Muhteşem Yüzyıl’ın kamera arkası görüntüleri belgesel formatında ekrana gelecekmiş.Amerika’da sinema sektörü bu işi gayet iyi yapar, bu açıdan alınan karar doğru. Dizi boyunca vefat eden senarist Meral Okay ve Tuncel Kurtiz’in de görüntüleri de içinde olacağından belgeselin ilgi çekmesi kaçınılmaz.
Ancak bu iş son derece zordur, kurgu mantığının çok sağlam olması gerekir.Dönem dizilerinde kostüm ekibi ve sanat yönetmeni son derece önemlidir, çekimlerde kullanılan mekanları vesaireyi de iyi anlatmak gerekir.
Doğru karar doğru uygulamayla giderse Türkiye’de kamera akası belgeselleri çoğalır, aksi halde yapım şirketleri iştahlı olsalar bile kanallar bu belgeselleri yayınlamaktan imtina edebilir...
Aile işlerine dönüş
Kanal D 10 Şubat’ta yeni bir diziyi daha yayına sokuyor. Ne Diyorsun adlı dizide İlker Aksum ve Dilara Gönder başrolü paylaşıyorlar ama benim dikkatimi çeken o değil. Komedi dizileri son yıllarda ciddi anlamda kan kaybetti, aile dizisi dediğimiz dizi türü de bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kaldı.
Şimdi içinde mizah olan aile ya da duygusal ilişki dizilerine ufak çaplı bir dönüş başladı.Küçük Ağa’da gördük ki bu tür işler seyirci tarafından özlenmiş, reyting tablosunda da karşılığı var. Fazla entrika fazla gerilim fazla dram bir yerde seyirciyi yoracaktı, tahminen o noktaya geldik. Hatırlayın bir dönem ağa dizileri çok modaydı sonra televizyonlarda hep dönemler oldu.
Henüz aile dizileri dönemi tekrar başladı denecek noktada değiliz ama bu tarz işler reyting aldıkça gidiş öyle olacaktır...
Yine başladık
Şu 14 Şubat denilen tüketim pompalaması reklam kuşaklarını yine işgal ediyor.Piyasaya iş medyaya reklam lazım tamam ama metinler zaman zaman fazla zorlama oluyor.
Bir kere alakalı alakasız her ürüne bir sevgi cümlesi takmak, Ya da illa bir eşyan olmazsa ilişkin eksik kalır mesajı veren reklam metinleri üst üste çok sıkıcı oluyor. Bu kadar abartmaya ya da sevgi böceği olmaya gerek var mı?