Irak'taki ABD işgali birçok problemi de beraberinde getirdi.
Irak'ta kurgulanan anayasa süreci dini ve etnik ayrışmayı artırdı. Irak anayasası acayip bir karmaşa getirdi. Ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğu Kürtlere, Başbakanlık koltuğu Şiilere ve Meclis Başkanlığı koltuğu Arap Sünnilere tahsis edilmiş durumda.
Adına demokrasi denilen bu acayip Irak modeli ülkeye huzur vermediği gibi ayrışmayı da derinleştirmekte. Anayasada Türkmen nüfusun göz ardı edilmesi ise başlı başına bir problem olarak karşımızda duruyor ve bizi rahatsız ediyor.
14 Temmuz 1959'da yaşanan Türkmen katliamının arka planında da bölgenin demografisini değiştirmek ve Türk varlığını yok etmekti. O günlerde "Kerkük Türktür Türk Kalacaktır" sloganı hafızlara yerleşmişti.
ABD işgali sonrası bölgede KDP'nin ayrımcılığına maruz kalan Kerküklüler daha sonrasında da DEAŞ (2014-2017) vandalizmine maruz kalmıştı.
2017'de Bağdat yönetimi müdahale etmiş ve bölgesel yönetimin planladığı referandum engellenmişti. Ankara-Bağdat arasında inişli çıkışlı bir ilişki olsa da Türkiye'nin kırmızı çizgileri Irak merkezi hükümetince biliniyordu.
Ankara, Kerkük'le Erbil ve Süleymaniye'nin kardeş olduğuna inanarak, bölgesel işbirliğini geliştirmek için büyük çaba harcarken, bugünlerde bölgenin barut fıçısına döndüğünü de görmek zorundayız.
Yakın zamanda yapılması planlanan yerel seçim için KDP'nin bürolarının açılacağının ilan edilmesi Kerkük'te gerilime sebep oldu. Türkmen temsilciler taşıma seçmenle demografik yapıya müdahale edilmesinden endişeli.
Irak'ta KDP ve IKYB arasındaki çıkar çatışmaları, Şii gruplar arasındaki çekişmeler ve Sünni Arapların sistem dışı pozisyonları çok boyutlu sorunlar doğurmakta. ABD işgalinden sonra ülkede artan İran etkisi şaşırtıcı gelebilir. Arap Birliği'nin ise bu dengesizliğe karşı tavrı olduğunu biliyoruz.
İstikrarsızlaştırılmış bir Irak'ın İran-Suriye arasındaki geçişe sebep olduğunu, terör örgütlerinin uyuşturucu trafiğinde lojistik üssü olarak kullanıldığını biliyoruz.
Kalkınma Yolu...
Irak ve Türkiye arasındaki ilişkiyi sağlamlaştıracak Kalkınma Yolu Projesi 2023 Mayıs ayında ilan edilmişti. Basra Körfezi'ndeki Büyük Faw Limanı'ndan başlayıp Irak'ın kuzeyine doğru devam ederek Türkiye'ye ulaşacak projenin 1200 kilometre uzunluğunda demir yolu ve kara yolu altyapısını içermesi planlanıyor. Bu projenin Basra, Bağdat ve Musul'u de içeren bir güzergahı takip ederek Türkiye'deki demir yolu ağına bağlanması hedefleniyor. Mersin limanı üzerinden dünyaya sevkiyatın da kolaylaşacağını unutmayalım.
İRAM Center Analisti Müştak El-Hılo, projenin karşılaştığı zorlukları etraflıca özetliyor: ABD-Çin rekabeti, Rusya'nın Avrupa gaz piyasasını kaybetmeye karşı çıkması, İran'ın demir yolunu Basra'ya bağlama ve Suriye'ye ulaşmak için kullanma konusundaki ısrarı, Süveyş Kanalı'na olan ihtiyacın azalması nedeniyle Mısır'ın sıkıntı çekmesi, Kuveyt Büyük Mübarek Limanı'nın inşaatına başladığı dönemde Irak'ın Kuveyt'in demir yolu hattını hiçbir şekilde Basra'ya bağlamayı kabul etmemesi ve beraberinde 2020 yılında inşaatın yarıda kalması, Dubai'deki Cebel Ali ile İran limanlarına olan talebin azalması; söz konusu projenin önündeki en önemli dış zorluklardandır. Yukarıda sayılan dış zorluklara ek olarak yönetimde yolsuzluk, Irak hükûmetinin IKBY ile anlaşmazlıkları, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin varlığı olmak üzere söz konusu rotayı tehdit edecek birkaç problem de projenin karşı karşıya kaldığı en önemli iç sorunlardandır. (Bkz. www.iramcenter.org)
Projenin sağlayacağı fırsatlar ise saymakla bitmiyor. Irak, Ürdün, Suriye ve Türkiye için ekonomik katkıları çok yüksek. Hızlı tren hattı ve otoyolu kapsayan proje aynı zamanda petrol ve gaz nakil hattı özelliği de de taşıyacak.
Kalkınma Yolu'nun önünde terör örgütleri bulunmakta ancak bu projeler beraberinde istikrarlı alanlar da oluşturacaktır. Kerkük'te yaşanabilecek hadiseler Kalkınma Yolu'nu durdurmak isteyen ülkelerin operasyonları olacaktır elbette.
Türk Dışişleri Bakanı Fidan'ın Irak'ta yaptığı görüşmelerde terör, petrol, ticaret hacmi ve su gibi başlıklar da gündemdeydi. Türkiye Irak'ın istikrarını önemseyen tek ülke durumunda. Ancak bölgedeki terörün son bulması ve Kerkük Türklerinin huzuru da Ankara'nın kırmızı çizgileri arasında.