Tarihi günlere tanıklık etmeye devam ediyoruz ancak bu kez farklı bir şekilde.
Önceki yazılarımızda ele aldığımız 'Koridorlar Savaşı' yeni bir veçhe kazanıyor. Yakın dönemde Türkiye ile Irak arasında geliştirilen 'stratejik' ilişkilerin üst bir amaca daha hizmet etme misyonu var: Kalkınma Yolu.
Bu bağlamda 30 Ağustos Zafer Bayramı hemen öncesinde önemli bir zirve gerçekleşiyor İstanbul'da. Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İstanbul Dolmabahçe Sarayı Cumhurbaşkanlığı Ofisi'nde ilk Dörtlü Bakanlar Zirvesi ile Basra FAV Limanı'nı Türkiye'ye ve ötesine bağlanmasını içeren büyük bir projeye imza atıyor.
Dünya ticaretinin miktar olarak %90'ını değer olaraksa %70'den fazlasının deniz yolları üzerinden geçtiği düşünülecek olursa bu alandaki rekabetin de 'Koridorlar Savaşı' olarak nitelendirilmesi tam da durumu tasvir edici. Bu rekabetin çeşitli unsurları var. Bunların başında 'zaman' geliyor.
Bu proje ile alternatifi olan Süveyş Kanalı'ndan geçişe kıyasla 15 günlük avantaj sağlayacak olan bu proje, 1.275 kilometrelik demir yolu ve kara yolu ağı ile Basra'daki inşaat halindeki FAV Limanı'nı Türkiye'ye bağlayacak.
Bir başka unsur ise 'güvenlik'. İşte bu açıdan bakıldığında Irak ile yakın dönemde 'güvenlik' eksenli ikili mutabakatların önemi bir kez daha anlaşılıyor. Eş zamanlı olarak Husilerin Süveyş'e yönelen gemilere saldırıları da düşündürücü. Gazze'ye yapılacağı söylenen liman ise işin boyutunun ne kadar da büyük olduğunu, yaşanan jeopolitik çatışmaların ise aslında bir 'Koridorlar Savaşı' olduğunu doğrular nitelikte adeta.
Rekabette tercih sebebi olmadaki unsur tabii ki 'maliyet'. Bu açıdan bakıldığında bölgede Katar ve BAE, bölge dışından da Çin ve Avrupa ticaret maliyetleri inin önemli ölçüde azaltması nedeniyle projeye yatırımcı olarak katılmakta istekli görünüyor. Rakip 'koridorlar' yanında bu projenin hali hazırda bulunan 'koridorlar' tamamlayıcısı niteliği yine potansiyel olarak öne çıkmasını sağlıyor.
Çin Tek Kuşak Tek Yol Girişimi ile 'Batı' ise Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru ile oyuna dahil oluyor. Yani 'oyun büyük' çünkü 'pasta büyük'. Bundan kim ne kadar pay alacak kavga aslında onun kavgası.
Bu projenin hayata geçirilebilmesi için Türkiye'nin 'lojistik üssü' olması vizyonunu önemli ölçüde gerçekleştirilmesinde yapılması gereken önemli hamleler mevcut tabii ki. Öncelikle altyapı güçlendirme yatırımları gerekiyor. Pek çok kazanımı arasında Körfez ülkeleriyle ticaretin güçlendirmesi de yer alan böylesi 'stratejik' bir projede tabii ki 'provokasyon' olasılığı da yüksek görünüyor. Bölgesinde 'güvenlik sağlayan ülke' olan Türkiye yanında 'güvenlik sorunu yaratan ülke' sayısı da o kadar az değil. Ancak ne demiştik, 'Hedef büyük, daima ileri'.